Anti- Emperyalist Cephe olarak Donbass gerçeğine yerinde şahit olmak ve emperyalizmin dezenformasyonuna karşı gerçekleri anlatmak için sosyalizmin anavatanı Sovyetler Birliğine, şimdiki adı ile Rusya’ya vardık. Neden Sovyetler Birliği dediğimizi ilerleyen yazılarımızda açıklayacağız. İlk işimiz sosyalizmin eserlerini görmek için ve Kızıl Meydanın ruhunu yaşamak için plan yapmak oldu. Bir dostumuzun bize eşlik etmesi ile kısa bir şehir turu yaptık yerleşmeden önce.
Yol boyunca bazı eserleri gördüğümüzde
bile heyecanlandık. Karl Marx ve Lenin heykelleri, tiyatrolar, Sovyet binaları
ve eserleri tüm heybeti ile Rusya’da dimdik ayakta. Çarpık kapitalimin eserleri
arasında bak ben buradayım der gibilerdi. Tarih gömülmemiş hala yaşatılıyor.
Anti-Faşist Karavan ile Donbas’a yola
çıkmadan önce bir gün daha göreceğiz Moskova’yı.
Kızıl Meydan’a doğru giderken
istasyondan çıktığımızda karşımızda Kremlin Sarayının kulelerinin üzerinde olan
kızıl yıldız karşılıyor bizi. Kızıl yıldızın faşizmin burçlarına çekilmesini
yaşıyoruz adeta.
Soğuk ve bir o kadarda kuru soğuğu
yaşarken Napolyon’un seferleri aklımıza geliyor ve o soğukta neden yenilgiye
uğradığını daha iyi anlıyoruz.
Rus askerlerinin zafer alevinin
başındaki nöbeti ile karşılaşıyoruz. Yıllardır sönmeyen alev uzaktan görebilsek
de içimizi ısıtıyor. Sovyet başkentlerinin mermerlere kazılmış isimleri ve işte
Kızıl Meydan tüm heybeti ile karşımızda. Devasa bir alanda kutlanan zafer
geçidi, Sovyet liderlerinin konuştuğu meydan. Sosyalizmin kalbi adeta.
Adımlayarak giriyoruz meydana, yavaş yavaş, oraya basan partizanların ve Sovyet
devrimcilerinin, sosyalistlerin ayak bastığı yerlere basıyoruz heyecan ile.
Ve Lenin’in mozolesi karşımızda.
Giremiyoruz içeriyi, sebebini bilmediğimiz bir nedenden dolayı kapalı.
Burkulduk. Büyük komutanın huzuruna çıkamıyoruz. Dünyayı bir kez daha
sarsacağımızı söyleyemiyoruz sevgili Lenin’e. Bir daha geleceğiz komutan deyip
ayrılıyoruz meydandan.
Tüm şatafatı ve ışıklar ile donatılan
Moskova sokaklarını dolanırken kapitalist tekellerin marka şirketlerinin
hezimeti ile karşılaşıyoruz. McDonald’s ve Starbucks artık yok. Eski
amblemlerine benzer amblemler ile farklı isim ile duruyorlar. Emperyalizmin
yaptırımlarından dolayı o şirketler Rusya’dan çekilmiş ve Rus oligarkları satın
almış tüm şubelerini. Çok ta sevinememek ile birlikte çocuklarımızı marka ile
zehirleyen ve küçük burjuva kültürünün pekiştirildiği şirketlerin kar oranına
bir darbe olacak olduğunu düşünüp biraz da olsa seviniyoruz. Yani kendi
ayaklarına sıkmışlar. Ve bunun gibi birçok şirketin çekildiğini, kalanların da
çekilme hazırlıkları yaptığını söylüyor arkadaşımız.
Devasa bir parka giderken metro
istasyonlarının görselliği ile ağzımız açık kalıyor. Sanat eserleri sergisinin
bulunduğu galeri gibi. Batıda çok pahalı ücretler ödeyip gidilen galeriler
konsomollar ve halk tarafından yapılmış ve halka açık. Heykeller, resimler,
kabartmalar, hem de Sovyetleri anlatıyor. Sovyetler döneminden kalan eserlere
dokunmayan bir kültür ve bir ülke. Değerlerini koruyan ve sahip çıkan bir halk.
Sosyalizm özlemini pekiştiren eserler. İstasyonda insanlar heykeller üzerindeki
materyallere ellerini sürtüyorlar. Merak ediyoruz ne oluyor diye. Yaşlı teyze
elini zor kaldırsa bile uzanıyor dokunmak için. Dilek tutuyormuş. Dileğin kabul
olsun. Özgür ve sömürünün son bulduğu bir dünya dilemiştir herhalde.
Devasa bir parka giriyoruz sanat
eserleri galerisinden çıktıktan sonra. Sovyetleri anlatan ve Sovyet
Cumhuriyetlerini temsilen yapılan binalar. Yine Lenin. Ufuklara bakıyor. Yol
gösteriyor. Her yerde orak çekiç. Orak çekiçli bayrağımızı dalgalandırdığımız
meydanlar ve halklar bir arada gibi. İnancımızı büyütüyoruz.
Sovyet kazanımları. Uzay müzesi.
Ulaşım müzesi. Tarih yatıyor parkta.
Zamanımız daraldığı için ve Donbas
yolculuğu için yapmamız gereken hazırlıklardan dolayı ayrılıyoruz Lenin’e selam
vererek. Hani bir söz vardırya ‘bir hayalet dolaşıyor’ diye, o hayalet ortaya
çıkacak gibi.
Ve Moskova’daki günümüz bitiyor.
Hazırız. Çantalarımız sırtımızda. Hem ihtiyaçlarımız hemde Donbas halkına
götürdüğümüz malzemelerimiz hiç de sırtımızı ağrıtmıyor.
Anti- Faşist kararda yer alacak
dostlarımız ile buluştuk havaalanında. Onları elma ile karşıladık. Heyecanımız
artıyor. Eski ve yeni dostlar ile dokuz gün boyunca nelere tanıklık edeceğiz
diye acele edip yola çıkmak istiyoruz. İtalya, Almanya, İspanya, Meksika,
Portekiz ve Türkiye halkları Donbas için bir arada. Bu andan önce de
etrafımızda baktığımızda Kazak, Azeri, Özbek, Tatar, Dağıstanlı, Çeçen her
milliyetten insan bir arada. Beraber taşıyorlar. Adeta bizlere nedir alıp
veremediğiniz birleşin derler gibi.
Sonunda aracımız geliyor ve götürülen
yardım malzemeleri itina ile yerleştiriliyor. Artık gidebiliriz Donbas’lı
çocuklara umut olmaya. Donbas halkının yaşadıklarına ortaklık etmeye.
Gerçekleri görmeye ve duymaya.
On beş saat sonra sınır kapısındayız.
Luganks Halk Cumhuriyeti bizi karşılıyor. Prosedürlerden sonra giriyoruz.
Sonrasında bir arama noktası, ama kısa sürüyor. İkinci arama noktası. Herşey
kontrol edildikten sonra gidiyoruz.
Lugansk’da karşılanıyoruz. Daha önceki
yıllarda gelen Anti-Faşist Karavan ’da ki dostlarımız ile bizi karşılayan
delegasyon hasret gideriyor. Her birimizi yıllardır tanıyorlarmış gibi
karşılıyorlar. Kalacak yerimize yerleştik.
Özel hazırlanan yemeğimizide yedik.
Vodkasız karşılama olmuyor Rusya’da. Dostlarımız şerefimize kadehlerini
kaldırıyor. Herkes iyi dileklerini anlatıyor. İyice kaynaşıyoruz. Ve ertesi
günün planını yaptıktan sonra dinleniyoruz.
Ve başladı işimiz artık. Gerçekleri
anlatmak için tüm araç gereçlerimiz hazır. Ama internet yok denecek kadar çok
yavaş kaldığımız yerde. Onun da çözümünü buluyoruz. Sabır.
Göndereceğimiz materyalleri göndermek için saatlerce beklemeyi göze
aldık. Devrimci inadı. Emperyalizmin saldırıları ve kara propagandası
karşısında çaresiz değiliz.
Araçlarımız ve koruma ekibi ile şehir
içinden ayrılarak hızlıca ilk durağımıza gidiyoruz. Lugansk halkının mezarları
ve anıt. İlk çatışmalar Ukrayna ordusunun Luganks havaalanını bombalaması ile
başlamış bölgede. Orada ölen yüzlerce sivil tanınmayacak şekilde katledilmiş.
İnsanların kimliklerini tespit edebilmek için DNA testleri yapılmış. Bugüne
kadar kimliği tespit edilemeyen insanlar yatıyor mezarda. Daha sonrasında askerler
ve başka bölgede katledilen halk da defnediliyor buraya. Ve onların anısına ilk
anıt dikiliyor mezarın girişine. Yetkili askerden öğreniyoruz bu bilgileri ve
bölgedeki İtalyan gazeteci dostumuzdan. Saygı duruşundan sonra çiçeklerimizi
bırakıyoruz anıta.
İkinci durağımız için tekrar yoldayız.
Alchevsk. Bölgedeki saldırılar uzun süre önce durdu. Son bir ay önce füze ile
vurulan bir oteldeyiz. Ve etraftaki binalardaki yeni camlardan ve çerçevelerden
patlamanın şiddetini anlamak çok kolay. Bina hala ayakta ama ciddi hasar almış.
Başka bir yere geçiyoruz. Öğrenci
yurdu. Burası da üç yüz kilometre menzile ulaşabilen Amerikan Himar füzesi ile
vuruldu. Her iki binada da ölenler olmuş tabiiki.
Ctaxabab. Sosyalist emeğin sembolü
kahraman Ctaxabab’ın ismini verilen kent. Ctaxabab’ın heykelini ziyaret
ettikten sonra tekrar yola düştük.
Ve yakın bir kasabadaki
yetimhanedeyiz. Anti-Faşist Karavan’ın (AFK) önceden ziyaret ettiği yetimhane
sessiz ve boynu bükük. Çocuk cıvıltıları yok artık. Saldırıların yoğunlaştığı dönemde
çocuklar elli kilometre uzaklığa sevk edilmiş Himarlar minik bedenlerini
parçalayamasın diye. Okul yetkilisi gözyaşları ile anlatıyor. Elli yıllık
yetimhane yetim kalmış. AFK’nın getirdiği yardım malzemeleri ve nakit teslim
ediliyor okul yetkilisine.
İlk günümüzün programı daha bitmedi.
Lugansk Kütüphanesinde bizi bekleyen basın toplantısı için tekrar yoldayız.
Binlerce kilometre uzaklıktan gelenler yoğunluğu hissetmiyor. Bilgiye aç
çocuklar gibi davranıyoruz.
Lugansk Yayın Konseyi başkanı Alexy
Kazyakin ve Rusya İşçi Sendikaları Birliği başkan yardımcısı Oleg Akimov’un
sunumunu yaptığı basın toplantısında tüm delegeler geliş amaçlarını anlatıyor
basına.
Bizde kukla ve faşist Ukrayna
rejiminin saldırıları karşısında direnen halkların yanında olduğumuzu belirtmek
ve NATO’nun eli ile sunulan ama ABD emperyalizmini tarafından dayatılan Rusya
fobisi ile birlikte dezenformasyon yöntemleri ile başlatılan saldırganlığı
dünya halklarına anlatmak için geldiğimizi anlatıyoruz. Gerçekleri yerinden ve
halkın ağzından dinlemek için tüm riskleri göz önüne alarak burada olduğumuzu
belirtiyoruz. Memnuniyetlerini alkışları ile dile getiriyor katılanlar.
Herkes için gün bitti ama bizim için
daha bitmedi. Dostumuz ve arkadaşımız Alexy Albu ile buluşup hediyelerimizi
taktim ettikten sonra röportajımızı gerçekleştiriyoruz.
İlk günümüzü bu şekilde bitirdik. O
kadar çok şey öğrendik ki. Bunları anlatmak için ve materyallerimizi dünya
halklarına ulaştırmak için sabırsızlanıyoruz. Materyallerin yerine ulaşması
için elimizden geleni yaptık. Umarız bizim öğrendiklerimizi ve tanık
olduklarımızı arkadaşlarımız emek vererek sizlere ulaştıracaklardır. Dört saat
sonra gerçekler ve bilgi avına ulaşmak için kafamızı yastığa birazda olsa huzur
içerisinde koyuyoruz