Türkiyeli 11 devrimci için yapılan basın toplantısına 3 basın kuruluşu -Press Project, Nea Prooptiki ve Efsyn- katıldı.
TPP tarafından canlı yayınlanan basın toplantısı, Türkiyeli 11 devrimci tutsak için kurulan Dayanışma Komitesi üyesi Konstantina Kartsioti'nin konuşması ile başladı.
Konstantina Kartsioti, mahkemenin verdiği kararın düşmanca ve siyasî bir karar olduğunu söyledi. Adil yargılanma talebiyle açlık grevinde olan tutsakların sağlık durumlarını anlattı. Tutsakların, davanın anti-terör yasası kapsamından çıkarılması ve terör örgütü üyeliğinden verilen cezanın iptal edilmesi, mahkeme salonunda mahkeme heyetinin onayıyla işkence yapan işkenceci polislerin ve mahkeme heyetinin cezalandırılması, gasp edilen eşyalarının geri verilmesi vb. taleplerinin kabul edilmesini istedi. Açlık grevinde olan Özgür Tutsaklardan Burak Ağarmış'ın 47 kiloya düştüğünü, tansiyonunun ise sürekli düşük olduğunu aktardı.
Avukat Aleka Zorbala, devrimci tutsakların, Türkiye devletinin baskı ve zulmünden dolayı Yunanistan'a iltica ettiklerini ve her birinin mücadele geçmişini anlattı. 11 devrimcinin tutuklanmasının ve haklarında verilen hapis cezalarının önceden belirlenmiş siyasî bir karar olduğunu belirtti ve bunun Yunanistan'nın Terörle Mücadele Servisi (EYP) ile işbirliği içinde yapıldığının kanıtlandığını anlattı.
Avukat Dimitris Sarafianos, hiçbir delil olmamasına ve müvekkillerinin büyük çoğunluğunun evin altındaki tünelden ve tünelde bulunan silahlardan (ki silahlar, tutuklanmadan sadece bir gün önce tünele konulmuş) haberdar olmamasına, bir kişinin silahları üstlenmesine ve diğer sanıkların hiçbir şey bilmediklerini belirtmesine rağmen silahların delil gösterilerek herkese terör örgütü üyeliğinden ceza verildiğini söyledi.
Ayrıca Sarafianos, tutsakların birinci mahkemede adil yargılama yapılmadığı için başlattıkları süresiz açlık grevinin haklı bir direniş olduğunu belirtti.
Avukat Patrikios Patrikunakos, sanıklar arasında hiçbir ayrım yapılmaksızın herkese aynı cezanın verildiğini ve buna dayanak olarak sadece tanık polisin ifadesinin delil kabul edildiğini ifade etti.
Avukat Yoanna Kurtovik, "anti-terör yasası" olarak da bilinen 187A yasası kapsamındaki kovuşturmalarda bir artış olduğunu söyledi. Bu yasanın, iddia makamının kanıt sunma ve mahkemelerin sanıklar lehine olan yasal haklara uyma zorunluluğunu ortadan kaldırmaya olanak tanıdığını belirtti. Hattâ tutsaklara ihtiyaçları için para gönderenlere terör örgütünü finanse etmek, teröre kaynak sağlamak suçlamasıyla soruşturma açıldığını, dayanışmanın cezalandırılmak istediğini söyledi.
Son olarak, söz alan avukat Thanasis Kabayanis, mahkemenin kararını okuduktan sonraki düşündüklerini paylaştı. Tutuklamalara yol açan adaletsizliklerin tekrarlanmaması için savunmanın ses kaydı ile tutanak altına alınması talebini ve mahkeme başkanının temyiz aşamasında aynı şeylerin tekrarlanmaması taahhüdünü anlattı. İddia makamının tek tanığı olan polisin sürü mantığı ile hareket ettiğini ve herkesi hiçbir ayrım gözetmeksizin aynı potaya koyduğunu söyledi ve bu durumun mahkemede çok net bir şekilde ortaya çıktığını ifade etti ve basın toplantısı sonlandırıldı.