https://halkinsesiradyo.net/index.php/2024/04/19/emperyalizmin-kiskacinda-ortadogu/
Emperyalizmin Kıskacında Ortadoğu
Ortadoğu geçmişten beri dünyanın en gerilimli bölgelerinden
biri oldu. Bugün de, “bölgesel yeniden yapılanma” süreci ile uluslararası
politika gündeminin ilk sıralarında yer alıyor. Gerek bölgesel dinamiklerin
zenginlik ve karmaşıklığı, gerekse sürece dışarıdan müdahil olmaya çalışan
öznelerin çokluğu, Ortadoğu’ya ilişkin analizin çok boyutlu olmasını
gerektiriyor.
Ortadoğu’yu dünyanın sürekli kaynayan kazanı haline getiren,
kuşkusuz, bölgeye dönük emperyalist çıkar çatışması. Sosyalizmin kapitalizmi
devrimci bir alternatif olarak tehdit ettiği dönemde, emperyalistlerin orada ne
aradığı sorusunun yanıtı açık bir biçimde veriliyordu: “Sovyet tehlikesi” ne
karşı bölge ülke ve halklarının yanında olmak! Böylesi bir tehdidin somut
biçimler alamadığı günümüz koşullarında ise dünya barışına ne pahasına olursa
olsun katkıda bulunma ve barışı tehdit eden tüm unsurların temizlenmesi gibi
öğelerle pazarlanan bir misyon belirgin hale geliyor. Kredili, haraçlı, toplu,
tüfekli vs. her tür müdahale bölgede barışın kalıcı olarak sağlanmasına yönelik
kararlılığın ifadesi olarak yutturulmaya çalışıyor.
ABD, bölgedeki eski Fransız etkinliğini tümüyle, İngilizlerinkini
ise büyük oranda devşirmiş durumda. Ne Fransa’nın ne de İngiltere’nin bu
devşirmeye direnecek siyasal ve ekonomik gücü yok ve silah pazarından aldıkları
payla yetinmek durumundalar. Almanya ve Japonya ise tarihten gelen
ilişkilerinin zayıflığı veya kesintilerle malul olması nedeniyle süreci
dışardan, ama dikkatle izlemekte ve müdahil olabilecekleri koşulları
kollamaktadır. Rusya, bölgede eski Sovyet etkinliğinin üzerine oturamamıştır.
Bu ülkenin Ortadoğu’da hatırı sayılır bir güç olabilmesi için epeyce uğraşması
gerekecek.
Radikal dinci akımların güçlenmesi, emperyalistlerin bölgeyi
tümüyle kontrol altında tutmasını zorlaştırırken, bölgede sınıf çelişkilerinin
üzerinin iyice örtülmesine yardımcı olmuştur. Bu nedenle, başta ABD olmak üzere
emperyalistlerin bu akımlara karşı tam boy tavır almaları düşünülmemelidir.