Merdan Yanardağ kendisine sosyalist diyen bir akademisyen, bir gazetecidir. Gerçekleri halkına anlatmaya çalışan bir yayın yönetmeni olması faşizmin ona saldırması için yeterli bir sebeptir. Çünkü Türkiye oligarşisinin halka söylenecek en küçük bir gerçeğe tahammülü yoktur. Yakılan, yıkılan halkının açlığa, yoksulluğa ve yozluğa mahkûm edildiği gerçeği, egemenlerin yalanında boğulsun isteniyor.
Merdan Yanardağ; bu ülkenin gerçeklerini canı pahasına F tipi tecrit hücrelerinden halkına ulaştırmaya çalışan demokrat, sol, sosyalist devrimcilerin de yanında durmaya çalışmıştır. Tecrit hapishaneleri bu ülkede gerçeklerin sesinin kısılmaya çalışıldığı, devletin acizliğinin ortaya çıktığı en güçlü şiddet araçlarıdır. AKP faşizminin 20 yıllık iktidarı boyunca Türkiye hapishanelerinden yankılanan açlık grevlerinin, ölüm oruçlarının direniş sesi hiç eksik olmadı.
Bu ses; tecrit hapishanelerinde boğulmaya çalışılan halkın uğradığı açlığın, adaletsizliğin, sömürünün karşısında direnmenin sesiydi.
Boğulmaya çalışılan; işkencenin, katledilen üç bin altı yüz tutsağın, tahliye edilmesi gereken bin altı yüz beş hasta tutsağın sesiydi.
Boğulmaya çalışılan; okula gidemeyen, tecavüze uğrayan, barınacak evleri olmayan çocukların sesiydi.
Bu sesin boğulmasına Merdan Yanardağ elinden geldiğince engel olmaya çalışmıştır.
Merdan Yanardağ, milyonlarca izleyicinin önünde faşizm tarafından düzenlenen komplo bir dosya ile tutuklanmıştır. Çünkü, Merdan Yanardağ'ın gerçekleri yazdığı gazetede ve yayın yönetmeni olduğu televizyonda yukarıda saydığımız gerçekleri dile getirmesi faşizm için kötü örnekti ve susturulması gerekirdi.
Faşizm Merdan Yanardağ'ı tutuklayarak gerçekleri söyleyecek cesarete ve meslek ahlakına sahip onurlu ne kadar gazeteci varsa hepsine gözdağı vermeye de çalışmıştır.
Halka gerçekleri söylemenin onurunu taşımak tutulduğumuz hapishanelerde de bu gerçekleri söylemeyi sürdürmekle mümkündür. İnsanlık tarihinde en derin zindanlara basit bir gerçeğin bile hapsedilemediği, gerçeklerin mutlaka bir gün gün yüzüne çıktığı görülmüştür. Halk ihtiyacı olan gerçeklere daima sahip çıkmıştır. Bu nedenle kaybedenler gerçekleri ve doğruları söyleyenler değil, onları yok etmeye çalışanlardır. Zafer gerçeğin ve gerçeği savunanlarındır.
TAYAD’LI AİLELER