Bu sürecini anlattığı "Faşizmin Gizli
İşkencehanelerinde DİRENİŞ VE ZAFER" isimli kitabı geçtiğimiz günlerde
toplatıldı ve bu kitapta anlattıklarından dolayı dava açıldı. Tüm bu süreçleri
bizzat birinci ağızdan dinlemek, gördüğü işkencelerin nedenini anlamak için
geldi insanlar bir araya. Ayten Öztürk tüm bu yaşadıkları yetmiyormuş gibi
ardından 3.5 yıl hapislik ve bu günde 2 yıl iki aydır "Ev Hapsi" yle
karşı karşıya. Bu adaletsizliklerin hala devam ettiği bir zulüm ve direniş
öyküsü Ayten Öztürk'ün öyküsü.
Sohbetten önce sohbete katılanları " Toplantılar
olacağını duyduğumda sevindim. Yaşadığım adaletsizliklerin ortadan kalkacağına
dair inancım sizlerin sahiplenmesiyle, bu sohbetlerle daha da büyüyor. Bana güç
oluyorsunuz. İŞKENCELERLE VÜCUDUMDA AÇILAN YARALAR BÖYLECE TEK TEK İYİLEŞİYOR,
Hepinizi ayrı ayrı selamlıyorum, katıldığınız için teşekkür ediyorum"
diyerek başladı. Ardından gözaltına alınma sürecini ve "Gizli
İşkencehanede" yaşadıklarını anlattı. Bir yanı Zulüm, diğer yanı Destan
olan o 6 aylık süreci dinlerken insanlar kimi zaman zaman duygulandı, kimi
zaman öfkelendi, kimi zaman gurur duydular. Kitaptan, başkasından değil bizzat
birinci ağızdan dinlemek elbetteki daha farklı duygular yaşatıyor insana.
Anlatımlardan akılda kalan belli başlı noktalardan bahsetmek
yerinde olur.
"Türkiye de "Gizli İşkencehaneler" vardır.
Bunu bizzat yaşayan bir insandır Ayten Öztürk. Bu konuda yaşadıklarıyla, bu
yerleri ayrıntısıyla kamuoyuna anlatan, teşhir edendir. "
"Faşizmin her türlü gücüne, imkanına, her türlü maddi
donanımına rağmen Gizli İşkencehanelere ihtiyaç duyması, onun çaresizliğidir,
güçsüzlüğüdür. Türkiye de bilinen ve açıktan işkence edilen polis merkezleri
varken aynı zamanda Gizli İşkencehaneler gerçeği de vardır. Birçok insan
buralarda işkence görmüştür, görmektedir ve burası halka ve devrimcilere karşı
korku merkezleri yapılmak istenmektedir. "
"Zulüm ne kadar büyük olursa olsun direnme kararı almış
bir insan karşısında yenilmeye muhkümdür." Ayten Öztürk "Ben zaferi
şöyle tanımladım, ölebilirdim ama onlarla asla konuşmayacaktım" diye
tanımlıyor. O kötülüklerin, işkencelerin, tecavüz girişimi, tehditi altında
"....kafanı toplamak bile zorken KENDİME DİRENİŞTEN BİR DÜNYA KURDUM
KAFAMDA" Bu dünyayı o koşullara
göre günü programlayarak, sabah sloganı, kafada şehitleri canlanlandırarak,
hatta içinden eğitim çalışması yaparak, bir marş bir türkü söyleyerek, halkın
değerlerini, devrimci değerleri düşünerek düşmanın giremeyeceği bir dünya
yaratmak insanı yenilmez kılıyor.
Direnme dinamiklerinin en güçlüsü başta yine devrim yolunda
şehit düşmüş abisi, ablası ve yengesi olmak üzere devrim şehitleri olduğunu
anlattı.
"Şimdi de yaşadığım işkenceleri anlattığım kitabım
toplatıldı ve bununla ilgili dava açıldı. 28 Eylül'de bununla ilgili duruşma
var."
Bir saat süren anlatımın ardından katılan insanlar sorular
sordular.
- Gözaltındayken kaybedileceğini düşündün mü?
- Bu kadar büyük bir işkenceden
böyle direnerek çıkmak, üstelik bunu kamuoyuna anlatmak bir kurgu gibi geliyor
bazı insanlara. İnsan bunca işkenceye dayanabilir mi? Buna dayanabilmek
insanüstü bir davranış mı?
- Üzerine atılan suçun hukuki boyutu
soruları soruldu.
Her bir soruyu ayrıntısıyla cevapladı. "Evet beni
kaybedebilecekleri, katledebileceklerini düşündüm. Ki bunu da ifade ettiler
zaten. Orada yalnız olduğumu, kimsenin beni duymadığı ve dışardakilerin
gündeminde bile olmadığımı, istediğim kadar direneyim bana yapabileceklerinin
sınırı olmadığını söylediler. Zaten öyleydi de. Ancak ben Direnme kararı
almıştım. Bir kere bana ne istiyorsun diye sordular "Özgürlük
istiyorum" dedim. Bu cümlemi bile defalarca bana karşı kullandılar. Yani
özgürlük istiyorsam onlara teslim olmalıydım. Bundan sonra hiçbir şey
istemedim. Değil özgürlük, su bile istemedim. Her türlü yöntemi kullandılar.
Benimle ilgili video çekeceklerini bu videoyla beni arkadaşlarıma rezil
edeceklerini, konuşmuş gibi göstereceklerini vs komplo kuracaklarını da
söylediler. Ancak bunları yaptıkça daha da küçüldüler gözümde. Bu işkencelere
direnmek olağanüstü insanların yapacağı bir şey değil. Tam tersine herkesin
direnmek için sebepleri var. Ya onlara direneceksin ya da o kötülüklerin ortağı
olacaksın. Bizim direnmek için devrimci sebeplerimiz, ideallerimiz var ama
böyle işkencelerle karşılaşan herkesin o kadar güçlü nedenleri yok. Orada olma
nedeni bile direnmek için yeterlidir. Sana her türlü ahlaksızlığı, işkenceyi
yapan insanlarla uzlaşmak onursuzluktur. Bende öyle düşündüm. Bu işkenceler
sonsuza kadar sürmeyecekti. Onlar bırakmasa, vücudum iflas edecek bir yerde
dayanmayacaktı. Sonuçta öyle ya da böyle son bulacaktı bu zulüm. Buna
inanıyordum. Dışarda beni sahiplenenlerin olduğunu biliyordum. Mesela aklıma
Ali Yıldız örneği geldi. Ali Yıldız işkencede kaybedilen birisiydi. Düşman ona
işkence yapmış, katletmiş, cenazesini de kimse bulmasın diye gömmüştü. Ancak
abisi yıllar sonra verdiği mücadele sonucunda cenazesine ulaştı. Yani bu
örnekleri düşündüm."
- "Üzerime atılı suçun hukuki boyutu ise yok zaten.
Çünkü bir itirafçı bir tecavüzcünün linç edilmesi olayında benim bu olayı
seyrettiğimi söylüyor o kadar. Bununla ilgili ne bir kamera görüntüsü ne bir
fotoğraf ya da başka birinin bir ifadesi var. Yani böyle bir iddia ile iki tane
müebbet istemek mümkün. İşkencelerle teslim alamadıkları direnen bir
devrimciden hapislikle, ev hapsiyle, uydurma davalarla intikam almaya devam
ediyorlar." diye cevapladı.
Sohbetin ardından Avrupa’daki insanlardan beklentisi ve bu
hukuksuzluğun son bulması için beklentisi soruldu.
Şunları sıraladı:
1- Adalet Bakanlığına mektup yazılabilir;
2- Kitabımla ilgili 28 Eylül 2023 günü görülecek davaya
bizzat katılım sağlanabilir ya da katılabilecek gözlemci gönderilebilir,
3- Videolar çekilebilir,
4- Basın kuruluşlarına bu konuda yazılabilir,
5- Bulunduğunuz ülkelerde konsolosluklara dilekçeler
verilebilir,
6- Kitabımla ilgili değerlendirmeler, düşünceler
paylaşılabilir, diye önerilerini sundu.
Yaklaşık iki saat süren sohbetin ardından Ayten Öztürk'ün
kitabı katılan insanlara ulaştırıldı. Ayrıca bugün gelemeyen insanlarla da
ayrıca bir sohbet yapma kararlaştırıldı. Ev toplantısı iki yıl önce Adalet
talebiyle Ölüm Orucu yaparken ölümsüzleşen EBRU TİMTİK anılarak sonlandırıldı.
Toplam 7 kişi katıldı.