NATO TOPLANTISINDA ERDOĞAN İLE GÖRÜŞEN MİÇOTAKİS TÜRKİYELİ DEVRİMCİLERE SALDIRMA KARARI ALDI. ARİO PAGOS ( YARGITAY ) SAVCILIĞI 97 GÜNLÜK SÜRESİZ AÇLIK GREVİ DİRENİŞİYLE KAZANDIĞIMIZ BERAAT KARARININ BOZULARAK YENİDEN TUTUKLU YARGILANMAMIZI TALEP EDİYOR.
BU KARAR NATO
KARARIDIR, BU KARAR HUKUKSUZ, TÜRKİYE FAŞİZMİ İLE YAPILAN PAZARLIKLARLA ALINAN
BİR KARARDIR, BU BİR SALDIRIDIR BU SALDIRIYA KARŞI DA DİRENECEĞİZ.
Türkiye
faşizminin ve emperyalizmin isteği ile Nea Dimokratia hükümeti tarafından
tutuklanarak hukuksuz bir yargılama süreci sonrasında 30’ar yıl hapis cezasına
çarptırıldık. Hiçbir hukuk kuralına uyulmayan, tamamen adaletsiz ve polisin
işkenceleri ile yürütülen bir yargılama ile “terörist” ilan edildik. Türkiye
faşizmine karşı yürüttüğümüz mücadele Yunan mahkemesi tarafından “terör” olarak
tanımlandı.
Elbetteki bu
kararı kabul edemezdik etmedik. Biz devrimciyiz, sosyalistiz,
Marksist-Leninist’iz. Hiçbir Yunan mahkemesi, savcısı, hakimi bizim
mücadelemizi terör olarak tanımlayamaz. Böyle bir karar veremez, buna hukuken
de, siyasal olarak da hakları yok. Biz böyle bir kararı da asla tanımayız,
boyun eğmeyiz, kabullenmeyiz.
Çünkü biz
terörist değiliz. Dünyayı kan gölüne çeviren, halkları açlığa ve yoksulluğa
mahkum eden biz değiliz. Dünya topraklarını ABD’nin askeri üsleriyle dolduran
biz değiliz. Nea Dimokratia hükümeti Yunanistan’ı ABD üssüne çeviriyor,
topraklarını ABD’ye satıyor ve bundan gurur duyuyor. Türkiye faşizmi ile iyi
ilişkiler kurmaktan övünüyor. Türkiye’nin isteklerini yerine getirmekten
mutluluk duyuyor. Faşist Türkiye devleti bizim tutuklanmamızı istiyor, Nea
Dimokratia hiç itiraz etmeden mahkemelere talimat göndererek bizi tutuklatıyor.
Bunları kabul etmeyerek süresiz açlık grevi direnişine başladık. 97 gün
direndik ve direnişimiz sonrasında özgürlüğümüzü kazandık. Devamında da
yürüttüğümüz hukuk mücadelesi sonucunda beraat kararıyla özgürlüğümüzü tam
olarak kazandık.
11-12 Temmuz
günlerinde yapılan NATO zirvesinde Erdoğan ile Miçotakis bir araya geldiler.
Her iki taraf ta görüşmelerinin olumlu geçtiğini ve çeşitli anlaşmalar
yaptıklarını açıkladılar. Bu anlaşmalar içerisinde Türkiyeli devrimcilere karşı
yürütülecek saldırılar da vardı. Elbette bunu açıklamadılar ancak bu görüşmenin
hemen ardından beraat ettiğimiz davaya Yargıtay savcısının itiraz ettiğini,
yeniden tutuklu yargılanmamızı ve ceza almamızı talep ettiğini öğrendik. Bu
karar NATO toplantısında alınmış bir karardır. BU KARAR ÖZÜNDE BİR NATO
KARARIDIR. Amacı devrimci mücadeleyi tasfiye etmektir. NATO, bütün üye ülkelere
ve yeni üye olacak ülkelere anti terör yasalarını dayatmaktadır. Çünkü anti
terör yasaları emperyalistler tarafından devrimci mücadeleyi tasfiye etmek
amaçlı kullanılan yasalardır.
Bize bu
yasalarla devrimcilikten, sosyalizm inancımızdan vazgeçmemiz dayatılmaktadır.
Saldırılarının nedeni devrimci olmamız, sosyalist olmamız, Marksizm-Leninizm’i
savunuyor olmamızdır. Bu nedenle kendi mahkemelerinin verdiği kararı
tanımayarak yeniden yargılanmamızı istiyorlar. Davanın yeniden görülmesini
talep eden savcı, hazırladığı gerekçede, bereat kararını veren heyeti
yetkilerini aşmakla suçlamaktadır. “Devrimcileri bereat ettirmek sizin yetkiniz
değil” diyor savcı. “Bunları cezalandırmalıydınız, cezalarını onaylamalıydınız”
diyor. Elbette ki bu istek bir savcının isteğinin çok ötesinde, NATO’nun
dayattığı ve işbirlikçilerinin uyguladığı kararlardır. NATO kararları gereği
kendi hukuklarını ayaklar altına almaktan, kendi yargı heyetlerini
aşağılamaktan da geri durmuyorlar.
Tekrar
tutuklanmamız ve yargılanmamız talebi hukuki değil, siyasi bir karardır.
Sınıfsal düşmanlıkla, NATO kararlarıyla, Türkiye’nin isteğiyle yapılan bir
saldırıdır. Bu saldırı yalnızca biz Türkiyeli devrimcilere karşı değil Yunan
soluna karşı da bir saldırıdır. Çünkü bu saldırının amacı Yunanistan’da
devrimciliği tasfiye etme çabasıdır. Emperyalizmin işbirlikçisi, NATO üyesi iki
ülkede de devrimciliği, solculuğu tasfiye etmek, sömürü ve zulüm düzenlerini
sorunsuz sürdürmek istiyorlar. Tek bir hak talebi, tek bir hak almak
mücadelesi, tek bir anti emperyalist mücadele kalmasın istiyorlar.
Bize de bu
yüzden saldırıyorlar.
Ancak her nasıl
bu güne kadar ki saldırılarını püskürttüysek bu saldırılarını da geri
püskürteceğiz. Yunan solunun ve yunan halkının dayanışmasıyla bu saldırıyı da
alt edeceğiz. Çünkü haklı ve meşru olan biziz. Türkiye ile, faşist Erdoğan
iktidarı ile işbirliği yaparak bizim üzerimizden hesap yapanlar yaptıkları
hesaptan pişman olacaklar.
Biz direnişle
özgürlüğümüzü kazandık yine direneceğiz.
Bizim yeniden
yargılanarak cezalandırılmamızı talep eden savcı AHİLLEAS ZİSİS ise tarihe
Türkiye faşizmi adına devrimcilerin cezalandırılmasını isteyen bir işbirlikçi
olarak geçecektir.
EMPERYALİZMİN
HUKUK TERÖRÜNE, NATO’NUN TASFİYE KARARLARINA BOYUN EĞMEYECEK DİRENECEĞİZ.
YUNANİSTAN
HALK CEPHESİ