Sevgili yoldaşlar,
Bugün, 129 a ve b paragraflarına karşı ve Özgül, İhsan ve Serkan'ın tutukluluk hallerinin kaldırılması için başlattığımız açlık grevi 131 gündür devam ediyor. Biz 131 gündür hiç yemek yemedik. Zor mu 131 gün boyunca sadece şeker, tuz ve B1 vitamini almak? Tabii ki kimse kolay olduğunu söyleyemez. Bizim için de her zaman kolay olmuyor. Ama hem direniş mücadeleleri tarihi hem de kendi deneyimlerimiz bize bunun mümkün olduğunu gösterdi. Bizim için mümkün olmayan ise adaletin olmadığı bir hayat. İktidardakilerin yüzümüze bakıp "Sizi tüm haklarınızdan, onurunuzdan, özgürlüğünüzden mahrum bırakıyoruz ve bu konuda yapabileceğiniz hiçbir şey yok!" dediği bir hayat. Böyle bir yaşamı asla kabul edemeyiz ve etmeyeceğiz. Bugünkü açlığımız, her gün karşı karşıya kaldığımız düşman saldırılarına verdiğimiz yanıttır. Biz diyoruz ki: "Bütün silahlar sizin. Bizi demagojilerle kriminalize eden anayasal koruma. Bizi evlerimizden alan polis güçleri. Bizi özgürlüğümüzden mahrum bırakan hapishaneler ve adaletinizi, sömürücülerin adaletini dağıttığınız mahkemeler. Tüm yalanlar, tüm entrikalar, tüm zorbalıklar sizin tarafınızda. Ama elimizden alamayacağınız bir şey var, o da direnişimiz!"
Özgül Emre, İhsan Cibelik ve Serkan Küpeli Mayıs 2022'de tutuklandılar ve o tarihten bu yana Almanya'nın çeşitli cezaevlerinde bulunuyorlar. Ceza Kanunu'nun 129b maddesine dayanılarak yargılanıyorlar. Suçlama: yabancı bir terör örgütüne üyelik. Üç yoldaşımızın tutuklanmasından bu yana, bu paragrafa ve buna dayanılarak üçünün tutuklu yargılanmasına karşı kampanya yürütüyoruz. Bu kampanya kapsamında çok sayıda miting, gösteri, bilgilendirme toplantısı ve etkinlik düzenledik. Düşman her şeyden önce Köln'deki Anayasayı Koruma Dairesi önünde düzenlediğimiz iki miting nedeniyle huzursuz oldu. Birincisinden sonra birkaç evi bastı, ikincisinden sonra dördüncü tutsak Hasan Unutan'ı Mannheim'daki evinde tutuklattı. Düşman saldırılarını yoğunlaştırdıkça biz de mücadelemizi yeni bir düzeye taşımaya karar verdik. Süresiz açlık grevine başladık. Talebimiz net: Adalet istiyoruz!
Adaletin ancak mevcut koşulları ortadan kaldırdığımızda ve kendi düzenimizi kurduğumuzda nihai olarak hakim olabileceği bizim için açıktır. Ancak bu, adalet mücadelesini o güne kadar erteleyeceğimiz ve onların kendi yasalarını bile ayaklar altına almalarını izleyeceğimiz anlamına gelmez. Bu mücadele bugün verilmelidir. Bugün bu mücadele bizim süresiz açlık grevimiz biçimini alıyor. Tutuklu 3 yoldaşımız Özgül, İhsan ve Serkan'ın serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Üçü hakkındaki yargılamaların durdurulmasını talep ediyoruz. Bununla birlikte, ceza kanununun 129a ve 129b maddelerinin kaldırılmasını talep ediyoruz. Şu anda 201 yaşında olan ve başta Naziler tarafından devrimcileri hapsetmek ve idam etmek için kullanılan ve FRG'de yüzlerce FDJ ve KPD üyesini tutuklamak için kullanılan bu yasaların istisnasız olarak yasadan çıkarılmasını talep ediyoruz.
Bu taleplerimizi, kapısının önünde direniş çadırımızın bulunduğu Adalet Bakanlığı'na ilettik. Bakanlık bize, egemenlerin bin yıldır bize karşı takındığı aynı ders verici tavırla cevap verdi. Biz bunu da sineye çekmedik. Mücadelemizi bir kez daha daha yüksek bir seviyeye taşımaya karar verdik. O günden bu yana çadırımız 24 saat açık. Bütün gün bakanlığın önündeyiz ve önünde uyuyoruz. O günden bu yana hayatımızın her anını adalet mücadelesine adadık.
Başından beri kampanyamızı Almanya'daki yoldaşlarımıza yönelttik. Şunu söyledik: Biz dayanışma istemiyoruz. Bunun ortak bir mücadele olduğu anlayışını güçlendirmek istiyoruz. Bu örgütlü saldırıya örgütlü direnişle karşı koymak istiyoruz. 201 yıldır özellikle Almanya'daki devrim mücadelesi bu anti-terör yasalarıyla saldırıya uğruyor. Her şeyden önce KPD'li ve FDJ'li yoldaşlar, Almanya'da Türkiyeli devrimci örgütler yokken bu yasaların saldırısına uğradılar. Bu nedenle, aşağıdaki sloganı boş bir cümle olarak değil, hepimize bir çağrı olarak anlıyoruz: İster KPD, ister FDJ, ister Lina, ister Özgül olsun, bu hepimiz demektir!
Bugün ortak mücadelemizi ilk doruk noktasına taşıdınız. Nürnberg'de faşizmi yerden yere vuran ve mahkum eden bizlerdik. Bunu, birkaç yıl önce Leipzig'de aynı kararlılıkla yapan Dimitroff'un ruhuyla yaptık. Berlin'in göbeğinde, Alman emperyalizminin Adalet Bakanlığı'nın önündeki protesto çadırımızdan, anti-faşist mücadelenin birçok yerinden biri olan Nürnberg'e minnettarlığımızı ifade etmek ve devrimci selamlarımızı göndermek istiyoruz. Biz faşizmi daha önce de yendik. Onu Berlin'in geniş caddelerine gömdük ve Nürnberg'de yankılanan bir tokat attık. Bunu yine yapacağız. Bir kez daha Berlin'in geniş caddelerinde savaşacağız ve bir kez daha Nürnberg'de yüzüne tokat atacağız.
İnsanlık tarihinde pek çok mücadele olmuştur. Kazananlar kadar kaybedenler de olmuştur. Ancak tek bir savaşı bile kaybetmeyen tek komutanın adı Direniş'tir. Bu anlamda:
Yaşasın halkların şefkati!
Uluslararası dayanışmaya selam olsun!
Tüm siyasi tutsaklara özgürlük!
Faşizme ölüm, yaşasın direnişimiz!
Biz halkız, haklıyız, kazanacağız!
Kızıl selamlar,
Eda Deniz Haydaroğlu
Ilgın Güler
Sevil Sevimli