Geçen hafta evlatlarımız tutulduğu hapishanelerden işkence yapılarak yeni yapılan Y-S Tipi hapishanelere sürgün sevk edildiler. Faşizm, 40’a yakın Özgür Tutsağı ülkenin farklı illerindeki yeni tabutluklara koyarak teslimiyeti dayatıyor.
Emperyalizmin
büyük umutlarla açtığı F tipleri Özgür Tutsakların iradesi karşısında
hükümsüzleşmiştir. Faşizmin hedeflediği devrimcileri tecrit edip teslim alma
politikaları, devrimci iradenin duvarına çarpıp faşizme geri dönmüştür. Yeni
açılan hapishanelerle tecrit koşulları ağırlaştırılıyor. Egemenlerin yönetememe
krizi büyüdükçe hapishanelerde tecrit koşulları artarak sürüyor. Son süreçlerde
açılan S, Y VE YÜKSEK GÜVENLİKLİ hapishaneler de tecrit saldırısının bir
parçasıdır. Faşizm bugün F tipleriyle başaramadıkları teslim alma saldırısını,
tecridin daha ağırlaştırıldığı özel tip hapishanelerle yapmak istiyor.
Özgür tutsakları birbirinden
ayırarak, tek tek hücrelere koyarak, tek tek hapishanelere koyarak tecrit etmek
istiyorlar. Bu ‘yeni tip hapishanelerle’ amaç F tiplerinde 3 kişi kalan Özgür Tutsakları
birbirinden ayırmak, yalnızlaştırmak, fiziki ve psikolojik işkence ile tutsağı
teslim almaktır. Üç katlı,
havalandırması olmayan, güneşin hücrenin içine giremediği, havalandırma hakkının
gasp edildiği. İnsani olan her şeyin yok sayıldığı bu hapishane türleriyle
tutsaklara ya ölüm ya da teslimiyet dayatılıyor. Örneğin, bulunduğun hücrenin
ortak alanında, tuvaletinde vs her yerinde kamera ile gözetleniyorsun. Yaşamın
her anını izliyorlar, 24 saat izleniyorsun. Beyninde sürekli şunun dolaşmasını
istiyorlar “beni izliyorlar” bu yeni
tip hapishanelerde kabul ettirilmek istenen bir işkence yöntemidir.
Özgür
tutsaklar bu işkenceyi kabul etmeyip buna karşı direneceklerdir. Antalya
Manavgat S Tipi Hapishanesi’ne sürgün edilen Beyhan Gün, Şimal Deniz ve Rukiye Serçe
24 saat kamera ile izlenmeyi kabul etmedikleri için 27 Mart’ta hapishane
idaresinin saldırısına uğradılar. Bulundukları hücrenin içindeki kameraları
kapattılar. Hapishane idaresi de “proje böyle” diyerek özgür tutsaklara
saldırıp, işkence yapmıştır. Beyhan Gün bayıltılıncaya kadar işkence yapılmış
sonrasında kendine geldiğinde işkenceye devam edilmiş ve yine bayılmıştır.
Şimal Deniz’in kolları bükülmüş, gözlüğü kırılmış, saçlarından sürüklenerek
süngerli odaya götürülmüş ama keyfi uygulamalara karşı direnmeye devam etmiştir.
Tutsaklar tecrit politikasıyla, kamera ile yapılan psikolojik işkenceye karşı
direnişi seçince saldırı fiziksel işkenceye dönüşmüştür. Biz evlatlarımıza
yapılan bu işkenceden vazgeçilmesini istiyoruz. Emperyalizm ve faşizmin tecrit
saldırısına karşı 122 canımızla barikat olduk, direndik ve teslim olmadık.
Şimdi de evlatlarımıza uygulanan bu saldırılara karşı direneceğiz. İşkencenin
bir insanlık suçu olduğunu hatırlatıyoruz. İşkencenin zaman aşımı yok. İşkence
yapanların er ya da geç yaptıklarının hesabını vereceğini hatırlatıyoruz.
Beyhan Gün, Şimal Deniz ve Rukiye Serçe’nin;
evlatlarımızın, başına gelecek her şeyden Antalya Manavgat S Tipi Hapishanesi
1. ve 2. müdürleri sorumludur. Evlatlarımıza işkence yapmaktan, kamera ile
izlemekten vazgeçin. Onların başına gelecek her şeyden sizin sorumlu olduğunuzu
hatırlatıyoruz.
SONUÇ
OLARAK:
1.
Faşizm açısından F Tipleri sonrası açılmaya mecbur kaldıkları yeni ağırlaştırılmış
tecrit hapishaneleri F tipi hapishaneler politikasının iflasıdır.
2.
Devrimci tutsaklar teslim alınamamış, teslimiyet yaratılmamıştır. Beyinlerde
örgütsüzlük yaratılamamış devrimci tutsaklar F tipi düzeninde dahi örgütlü
yaşamışlardır.
3. Yeni açılan tecrit hapishaneleri ‘F tiplerine
karşı mücadele etmeyen, tecridi kabullenen’ pratiğin sonucudur. Sol, sosyalist,
demokrat kesim tecride karşı mücadele etmeyerek yeni tecrit saldırılarının
hazırlığına hizmet etmektedir.
4. Tecrit hapishanelerini durdurmanın yolu tecride
karşı mücadele etmekten geçmektedir.
5. F tipleri ile faşizmin amaçladığı Devrimcilerin
yok oluşu, teslimiyet dayatması; devrimcilerin iradesi ile kırılmıştır.
2000-2007 yılları arasında süren Büyük Direnişimiz’in siyasi sorumluluğunu ve
ülkemiz devrim tarihine 122 şehidimizin kanıyla yazılan Büyük Direniş’in
gücüyle diyoruz ki tecride karşı mücadeleyi örgütlemeliyiz ve büyütmeliyiz.
TECRİT İŞKENCEDİR TECRİTE SON!
DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ!
KAHROLSUN FAŞİZM YAŞASIN MÜCADELEMİZ
TAYAD’LI AİLELER