1 mayıs açıklamalar adana alibeyköy almanya altınşehir amed amerika anadolu anadolu alevi hareketi anadolu federasyonu anadolu kültür merkezi ankara antakya antalya antep anti-emperyalist cephe armutlu armutlu haber ataşehir avcılar avrupa avusturya bağcılar bahçelievler bakırköy basın emekçileri meclisi bayrampaşa belçika belgesel beşiktaş beykoz boğaziçi bulgaristan bursa cephe milisleri çağlayan çanakkale çayan çayan mahallesi çekmece çerkezköy dağevleri denizli dersim dev-genç devrimci alevi hareketi devrimci işçi hareketi dhkc dhkc gerilla direnişler diyarbakır doğançay duyurular dünya düzce elazığ emekli meclisi esenyurt eskişehir festival filistin filmler FOSEM Fransa galatasaray gazi Gebze gençlik gerilla giresun gözaltı grup yorum gülsuyu gülsuyu gülensu gündoğdu hacı ahmet Hacıahmet hacıhüsrev halk bahçesi halk cephesi halk meclisi halkın hukuk bürosu halkın mühendis mimarları hasan ferit gedik hasköy hatay hindistan hollanda Isparta idil halk tiyatrosu idil kültür merkezi ikitelli ingiltere İngiltere istanbul isveç isviçre İsviçre işçi meclisi italya izmir kadıköy kampanyalar kamu emekçileri cephesi karadeniz kartal kazova kazova bülten kınık kıraç kocaeli kore kurslar kuruçeşme küba küçükçekmece kültür sanat kütahya lubnan malatya maltepe Maraş mardin Mektuplarımızla Tecriti Kıralım mersin muğla Muharrem Karataş munzur nurtepe okmeydanı ortaköy ömürtepe örnektepe piknik Polonya radyo röportajlar sakarya samsun sanat meclisi sarıgazi sesli okuma Sevgi Erdoğan Vefa Evi siirt silivri silvan sinop spor suriye sümerler şiir şiirler şişli taksim tavır dergisi TAYAD tekirdağ tiyatro Tokat trabzon tuzla türkiye UTMP videolar wan yalova yenibosna yeşilkent yunanistan yürüyüş dergisi Zürich

Halkın Mühendis Mimarları: Halka Zarar Veren, Halkın Evine- Canına Kast Eden Projelerde Yer Almayalım

Tüm Meslektaşlarımıza Çağrımızdır:

Halka Zarar Veren, Halkın Evine- Canına Kast Eden Projelerde Yer Almayalım!

Halk İçin Mühendislik Mimarlık Yapalım!

6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan depremlerin yarattığı ağır yıkım ve tahribatın üzerinden henüz bir ay geçmişken, 15 Mart 2023 günü yaşanan sel sonucunda yine insanlarımız hayatını kaybetti, binalar hasar gördü. Bu iki doğa olayında (başka bir deyişle katliamda) da alınabilecek tedbirlerle, kullanılabilecek bilimsel yöntemlerle kayıplar çok daha aza inebilirdi. İşte bu süreçlerde mühendislik-mimarlık mesleğinin, halkın yaşamını doğrudan etkilediği somut durumları çok daha net biçimde görmek mümkündür.

Öncelikle mühendisliğin tanımını kısaca hatırlayalım. Mühendis; doğadaki güçleri, doğanın yasalarını pratikte, gerçek hayat içerisinde halkın kullanımına sunan kişidir. Fikir üretiminde, proje üretiminde; somut eşyaların üretiminde, bilgisayar programı vb. üretiminde yer aldığı gibi, bu üretimlerin verimliliğinin artırılmasında, plan-programa konulup hayata geçirilmesinde, bu üretimlerin ne kadar kullanışlı ya da güvenilir olduğunun değerlendirilmesinde de mühendis-mimarlar rol oynar.

Mühendis-mimarların yaptıkları her işte "kim için" sorusu karşılarına çıkar. Attıkları her adım, çalıştıkları her proje, altına imza attıkları her evrak; ya halkların çıkarına olacak ve onların yaşamlarını kolaylaştıracak, iyileştirecektir; ya da egemenlerin-patronların çıkarına ve halkların zararına olacak; onları daha fazla baskı altına alacak, ölümlerine sebep olacaktır.

Kapitalist sistemde, yani bir avuç sömürücünün büyük yığınları baskı altına aldığı bir düzende yaşıyoruz. Bunun doğal bir sonucu olarak, sömürücülerin boyunduruğu altında emek gücünü satan mühendis-mimarların da yaptıkları işlerin çok büyük bir çoğunluğunun, egemenlerin çıkarına ve halkların zararına olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Örneğin İHA-SİHA projelerinde yer alan mühendislerin, halkların bombalar altında katledilmesinde parmağı olduğunu, ya da teknik takip sistemlerinin yazılımlarını yapan mühendislerin halkın hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasında payı olduğunu söyleyebiliriz.

Benzer şekilde; bugün on binlerce insanımızın hayatına mâl olan binaların yapımında da, kentlerin planlanmasında da mühendis-mimarların sorumluluğu vardır. Onların altına atacakları bir imza, bugünlerde yaşadığımız gibi bir depremde veya selde on binlerimizi hayattan koparabilmektedir.

Yapımına başlanan bir binanın yapı denetimi, deprem karşısında risk analizi, zemin etüdü / zeminin sağlam olup olmaması, kullanılacak malzemenin sağlamlığı / dayanıklılığı; olası bir depremde bu binanın insanlara mezar olup olmayacağı noktasında belirleyici bir öneme sahiptir. Bir mühendis-mimar, bu denetimleri üstünkörü bir biçimde yaparsa; olası bir depremde (veya başka bir "doğal afet"te) insanların ölümünden birinci derecede sorumlu olacaktır.

Yapı şirketleri sahiplerinin ve müteahhitlerin daha fazla kâr elde etmek için çoğunlukla malzemeden çaldıkları, zemini uygun olmayan yerlere binalar diktikleri ortadadır. Üstüne üstlük, birçok yapı projesinde müteahhit ile yapıyı denetleyecek olan yapı denetim şirketi, usulsüzlükleri örtbas edecek biçimde, "al gülüm ver gülüm" şeklinde çalışmaktadır. Birçok yerde projeyi yapan şirketle yapı denetim şirketi bile aynıdır. Bu şekilde uygun malzeme seçiminin yapılıp yapılmadığının, bina için uygun zeminin olup olmadığının denetlenmesi, bilimsel ölçülerle zaten mümkün değildir. Bu da daha fazla kâr uğruna, göz göre göre insanların katledilmesi anlamına gelir.

Buna karşı çıkmak- başka bir deyişle mühendislik-mimarlık mesleğini onuruna yakışır biçimde, halka zarar vermeyecek, halkın yaşam hakkına sahip çıkacak şekilde yapmak; ülkemizde bedelleri de beraberinde getirmektedir. Örneğin elektrik mühendisi Hasan Balıkçı, daha fazla kâr elde edebilmek için kaçak elektrik kullanan şirketlere karşı mücadele ettiği, halkın paralarıyla bunu yapmalarına izin vermediği için; bu şirketlerin hamiliğini yapan Susurlukçu çeteler tarafından katledilmiştir. Mimar Alev Şahin, malzemeden çalan şirketlerin bu şekilde yapılaşmasına izin vermediği, projelerinin altına imza atmadığı için KHK ile işinden atılmış, ardından tutuklanmıştır. Bunun gibi örnekleri daha da çoğaltabiliriz.

Yakın zamanda Kocaeli’nde Sadık Şengül isimli bir inşaat emekçisinin çalıştığı 8 katlı binanın inşaatındaki usulsüzlükleri, kullanılan malzemelerin depreme dayanıksız olduğunu, beton yerine toprak kullanıldığını vb. teşhir ettiğine dair haberlere tanık olduk. Aslında bunu yapması gereken, en başta şantiyede bunun denetimini yapacak olan mühendisler olmalıdır. Mühendislerin kendi görevini yapmadığı, halka karşı sorumluluğunu yerine getirmediği bu örnekte, bir inşaat emekçisinin bu sorumluluğu hissetmesi sonucu yapılan usulsüzlükler açığa çıkmış ve belki onlarca insanın katledilmesine engel olunmuştur. Fakat her yerde, her zaman bu sorumluluğu hisseden ve bunun bilincinde olan bir inşaat emekçisi olmayabilir. Asıl sorumluluk, projede yer alan mühendis-mimarlardadır. Bu projede mühendisler halka karşı sorumluluğunu yerine getirmemiş, halkın canına, malına mâl olacak bir projede yer almıştır.

Buradan bir kez daha tüm meslektaşlarımıza, tüm mühendis-mimarlara çağrı yapmak istiyoruz. Yer aldığımız projelerde kimin için, kimin çıkarına çalıştığımızın farkında, bilincinde olalım. Bedeli ne olursa olsun; halka zarar verecek, halkın canına, evine kast edecek bir kararın altına imza atmayalım. Hiçbir bedel, bir insanın toprağa gömülmesinin sorumlusu olmanın bedeli kadar ağır değildir. Bu vicdani sorumluluğun bilincinde olarak mesleğimizi yapalım, bunun ağırlığını hissederek kararların altına imza atalım. Kısacası, halk için mühendislik-mimarlık yapalım…

Halkın Mühendis Mimarları






[blogger]

Author Name

Halkın Sesi TV

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.