Soylu’nun açıklamalarına karşı bir açıklama veya yalanlama
yapılmadı. Sanki böyle bir açıklama hiç yapılmamış gibi davranıldı. Aslında bu
operasyonun arkasında ABD emperyalizmi, Türkiye faşizmi ve Yunan oligarşisi
bulunmakta. Amaçları bizim anti-emperyalist, anti-faşist mücadelemizi terör
demogojileriyle boğmak, bizi tecrit etmek ve yalnızlaştırmak. Bunun için “terör
örgütü” ve “terörist” demogojilerine sarıldılar. Bu demogojilerle ilk
mahkemede, hukuksuz ve delilsiz bir yargılama süreciyle her birimize 33 yıla
varan ve toplamda 333 yıla varan cezalar verdiler.
Bizden bu hukuksuzluğa, bu adaletsizliğe boyun eğmemizi,
kabul etmemizi, razı olmamızı istediler. Fakat unuttukları bir şey vardı ki biz
devrimciyiz, biz Cepheliyiz. Biz bugüne kadar adaletsizliği ve hukuksuzluğu
asla kabul etmedik, emperyalizmin ve faşizmin hiçbir saldırısına
boyun eğmedik. Direniş kararı aldık ve direnişe başladık. Biz
biliyorduk ki bu adaletsizliğe, bu hukuksuzluğa ancak ve ancak direnerek son
verilmesini sağlayabilirdik. Birçokları bize “boşuna çabalarsınız”, “aç
kaldığınızla kalırsınız”, “sakat kaldığınızla kalırsınız”, “bu hükümet sağcı
öyle kolay kolay taleplerinizi kabul etmez, bekleyin, seçimlerde bunlar gider
solcular gelir…” Kulaklarımızı tıkadık bunlara, kendimizi direnişe kilitledik. Elbette
kolay olmayacağını biliyorduk ancak bir şeyi kesin olarak biliyorduk ki o da
TESLİM ALINMAYAN, YENİLMEYEN
TEK KALENİN DİRENİŞ KALESİ OLDUĞUYDU.
Böylece süresiz açlık grevi direnişine başladık.
Direnişimizin 96. gününde temel taleplerimizden ikisi kabul edilerek serbest
bırakıldık ve böylece direnişimizin 96.
gününde zafer kazanmış oldu. Bu direniş bildiğimiz kadarıyla
Yunanistan hapishanelerindeki
en uzun süreli direniş oldu. Daha da önemlisi ise Yunanistan’da
uzun yıllardır böylesi bir direnişle kazanılan bir zafer yaşanmamış olmasıdır.
En son uzun süreli bir açlık grevi direnişiyle zafer kazananlar yine Cepheliler
olmuştu. Bu nedenle bu direniş sadece bizim için değil, Yunanlılar için de
önemli, derslerle dolu bir direniş süreci oldu. Bu direnişle ülkemizde
yarattığımız direnme geleneğini, direnme ruhunu ve kazanma inancını komşu
ülkenin
topraklarına taşımış olduk. Umut ediyoruz ki Yunan solu da
bu süreçten kendisi için gerekli olan dersleri çıkaracaktır. Ancak şundan
eminiz ki, bu direniş ve direnişin zaferi bizim tarihimizle birlikte Yunan
halkının tarihine ve başka halkların tarihine de geçecektir. Son olarak diyoruz
ki;
YAŞASIN DİRENİŞ YAŞASIN ZAFER.
Kitabı Okumak İçin Tıklayınız