1 mayıs açıklamalar adana alibeyköy almanya altınşehir amed amerika anadolu anadolu alevi hareketi anadolu federasyonu anadolu kültür merkezi ankara antakya antalya antep anti-emperyalist cephe armutlu armutlu haber ataşehir avcılar avrupa avusturya bağcılar bahçelievler bakırköy basın emekçileri meclisi bayrampaşa belçika belgesel beşiktaş beykoz boğaziçi bulgaristan bursa cephe milisleri çağlayan çanakkale çayan çayan mahallesi çekmece çerkezköy dağevleri denizli dersim dev-genç devrimci alevi hareketi devrimci işçi hareketi dhkc dhkc gerilla direnişler diyarbakır doğançay duyurular dünya düzce elazığ emekli meclisi esenyurt eskişehir festival filistin filmler FOSEM Fransa galatasaray gazi Gebze gençlik gerilla giresun gözaltı grup yorum gülsuyu gülsuyu gülensu gündoğdu hacı ahmet Hacıahmet hacıhüsrev halk bahçesi halk cephesi halk meclisi halkın hukuk bürosu halkın mühendis mimarları hasan ferit gedik hasköy hatay hindistan hollanda Isparta idil halk tiyatrosu idil kültür merkezi ikitelli ingiltere İngiltere istanbul isveç isviçre İsviçre işçi meclisi italya izmir kadıköy kampanyalar kamu emekçileri cephesi karadeniz kartal kazova kazova bülten kınık kıraç kocaeli kore kurslar kuruçeşme küba küçükçekmece kültür sanat kütahya lubnan malatya maltepe Maraş mardin Mektuplarımızla Tecriti Kıralım mersin muğla Muharrem Karataş munzur nurtepe okmeydanı ortaköy ömürtepe örnektepe piknik Polonya radyo röportajlar sakarya samsun sanat meclisi sarıgazi sesli okuma Sevgi Erdoğan Vefa Evi siirt silivri silvan sinop spor suriye sümerler şiir şiirler şişli taksim tavır dergisi TAYAD tekirdağ tiyatro Tokat trabzon tuzla türkiye UTMP videolar wan yalova yenibosna yeşilkent yunanistan yürüyüş dergisi Zürich

Devrim Kuşağının Kahramanları 3: Sibel Yalçın

Merhaba. Devrim kuşağının kahramanları programının 3. Bölümü ile karşınızdayız. Yolumuzu aydınlatan şehitlerimizi tanımaya, hayatlarından mücadelemiz için örnekler ve dersler çıkarmaya devam ediyoruz. Bugün anlatacağımız şehidimiz komutan Sibel Yalçın.

Sibel Yalçın Türk milliyetinden. Orta halli bir ailenin kızı olarak Ankara’da büyüdü. Daha çocuk yaşlarda faşizmin çirkin yüzüyle tanıştı.

14 yaşındaydı. Ağabeyini Ankara işkencecileri gözaltına almış ve ailesine yakınlarına baskı yapıp teslim almak istiyorlardı. Bu nedenle kardeşi 14 yaşındaki Sibel’i getirerek ağabeyini teşhis etmesini istediler. Sibel 14 yaşında ama tecrübeli bir devrimcinin kararlılığı ve olgunluğuyla “hayır ben bunu tanımıyorum” dedi. Yetinmediler. Devam etti işkenceciler. O gün anneleri ölmüştü. Ağabeyinin moralini bozmak için Sibel’in yanında “bugün annen de öldü” dediler. 14 yaşındaki Sibel düşmanın taktiğini anlıyordu. Hayır yalan söylüyorsunuz, annem sadece hasta dedi. Ağabeyine moral vermek ve “sen diren, biz seninle birlikteyiz” demek istiyordu. İşkenceciler 14 yaşındaki bu çocuğun cevaplarından aşağılanmış, çılgına dönmüşlerdi. Sibel, işkence merkezini ve direnmeyi görmüş ve birdenbire büyümüştü daha 14 yaşında.

O bir devrimciydi artık. Örgütlü olmak, devrim için daha çok çalışmak hatta herşeyini devrime vermek istiyordu. 1992 Nisanı’nda tanıştı büyük aile ile. Cesur, düşmana kinle doluydu engin bir halk sevgisi ve genç yaşına rağmen olgunluğuyla dikkat çekti. 1992’de bir eylemden sonra göz altına alındı. 15 yaşındaydı. İşkence gördü. Ama o, daha 14 yaşında düşmanlarını tanımıştı, nasıl direnilmesi gerektiğini görmüştü, 15 yaşında gördüklerini, öğrendiklerini uygulama sırası ondaydı. Düşmanla dişe diş bir savaşın sürdürülmesi gerektiğini ve bu savaşta kararsızlığına, uzlaşmacılığa yer olmadığını biliyordu. Kararlı olan kazanacaktı. Düşman ona saldırdığında o da saldırdı. Hiçbir kararlarına uymadı. Direndi ve kazandı. Yaşı küçüktü. Ama, sadece polisin işkencesine direndiğinden dolayı 15 gün gözaltında tutuldu. İşkenceciler intikam alıyordu. Sibel büyüyordu. Gençti. Teorik olarak birçok şeyi kavrayamıyordu. Ama devrimciydi. Paylaşımcıydı. Yoldaşlığın ne demek olduğunu öğrenmişti. Sağduyusu, devrimciliği kavrayış şekli ve yoldaşlık anlayışı O’nu daha da geliştirdi mücadele içinde. Büyük bir iradeyi, büyük bir ahlakı, halkımızın en olumlu değerlerini kendisinde toplanmıştı. “Biz Şeyh Bedrettinlerin, Kaygusuz Abdalların soyundan geliyoruz, On’lar gibi olmalıyız” diyordu.

Onlar gibi de oldu Sibel. Kaçırılıp kaybedilen yoldaşlarının hesabını sordu. 9 Haziran günü Şişli’deki DYP İstanbul İl Merkezi’ne kaybedilen halk çocukları için, devrimciler için bir eylem düzenlendi. Geri çekilirken bir polis arabasıyla karşılaştılar. Şimdi görevlerinin bir başkası başlıyordu. Kuşatmayı yarıp savaşçıların güvenliklerini sağlamak, yada bu olamıyorsa, son kurşununa kadar savaşmak. Böyle öğrenmişlerdi onlar. Savaşçılığı böyle kavramışlardı.

 

Sibel diğer ikisine çatışma bölgesinden uzaklaşmalarını, kendisinin onlara koruyacağını söyledi. “Bu rica değil emirdir. Gideceksiniz” diyordu. İki gerilla komutanlarının talimatı doğrultusunda farklı bir yöne uzaklaşırken Sibel okulun alt köşesinde bulunan kırmızı renkli kamyonun arkasına mevzilenerek beklemeye başladı. “Kamyonun arkasından çıkıp ateş ediyor, sonra tekrar kamyonun arkasına giriyordu.” Görgü tanıkları böyle anlatıyordu. Piyalepaşa Bulvarı’ndan yukarıya yüzlerce polis çıkıyordu.

İlköğretim Okulu’nun alt köşesinde mevzilenen komutan Sibel, diğer yoldaşlarına zaman kazandırmak amacıyla ateş açarak yaklaşan polisleri durdurdu. Piyalepaşa Bulvarı’ndan Mahmut Şevketpaşa Mahallesi’ne giren ara sokaklardan yüzlerce polis bölgeye girerken Komutan buradan çatışa çatışa geri çekilmeye başladı.

Sokaklar onun yabancısı değildi. Bu sokaklardaki halkı tanıyordu. Sokakları eylemci olarak da tanıyordu. Devrimci olduğundan itibaren mücadele azmi, coşkusu doruktadır onun ve spreysiz, bildirisiz, bayraksız dolaştığı tek gün yoktur. Yüzlerce katil sürüsüne karşı tek başına çatışıyordu. Alt taraftan ve yandan gelen ateşe, geri geri giderken ateş edip karşılık vererek önce kamyonu, ardından daha yukarıdaki bir beyaz şahin otoyu siper alarak Yıldırım sokak içine çekildi. Merdivenlerden inerek Yıldırım Sokak ortalarına gelen Sibel, sokağın alt tarafının da tutulduğunu görünce hemen oradaki evlerden birine girdi.

3 No’lu bu ev, birazdan gerilla Sibel’in kahramanca direnişine tanıklık edecekti. Yoldaşlarının koruyucusu Sibel, girdiği evde de ilk olarak evdekilerin güvenliğini düşünüyordu. Yoldaşlarından hep böyle görmüştü, halka zarar vermemek gerekiyordu. Çatışmadan zarar görmemeleri için Sibel tarafından evden çıkarılan kadın ve çocuklar yandaki eve girdiler. Polisler de evin önüne ulaşmış ve hemen ateş etmeye başlamışlardı.

Polis bir yandan ateş ediyor, bir yandan da “Teslim ol” diye bağırıyordu. Polis telsizlerinden telaşlı, ve şaşkın anonslar duyuluyordu aynı anda: “böyle baş edemeyiz, arabalara gidip el bombalarını getirin’ diye konuşuyorlardı. Korkuyorlardı. Karşılarındaki bir kişiydi ama onların Devrimcilerle ilk karşılaşmaları değildi bu, tecrübeleri vardı ve bu yüzden korkuyorlardı. Bir polis sokağın başına gidip ateş ediyor, geri çekiliyor, arkadan başkaları onun yerine geçiyordu.

- “Halk Kurtuluş Savaşçıları Teslim Olmaz. Siz Teslim Olun” diyordu onlara. Ve Çiftehavuzlar’ın, Bağcılar’ın geleneğini sürdürerek haykırıyordu:

- “Ancak Cesetlerimizi Teslim Alabilirsiniz.” Mahalle halkı an an izliyordu çatışmayı. Her slogan yankılar yaratıyordu yüreklerde. Şaşkındılar, gencecik bir kızın yüzlerce polise kafa tutmasına ilk kez tanık oluyorlardı çünkü. Polis çelik yeleklerini giyerek sokağa girdikten sonra silah sesleri daha da arttı. Bir saattir sürüyordu çatışma. Polisler evin çatısına çıkarak eve bomba atıyorlardı. İçeriden ses gelmeyince içeriye girdiler. “Asıl siz teslim olun” haykırışı yankılanıyordu hala sokakta.

 

Komutan Sibel Yalçın’dı o. Yoldaşları İçin Kendini Feda Etmekten Çekinmeyen Sibel YALÇIN. Katil Sürüleri Karşısında Tek Başına Okmeydanı’nı Savaş Alanına Çeviren Sibel YALÇIN Ve Daha 18’inde Toprağa Düşüp Ölümsüzleşen Sibel YALÇIN

Etiketler: ,
[blogger]

Author Name

Halkın Sesi TV

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.