Mart ayı adeta katliamların ve direnişlerin ayı olarak da
tanımlanabilir. Gerçi Anadolu topraklarında hiçbir ay yoktur ki bir tarihsel
olaya tanıklık etmesin. Ancak Mart ayı, hem baharın gelişini müjdelerken,
kıştan kalan son günleri de yaşatır bizlere... Bir yanımız kış, bir yanımız
bahardır bu ayda...
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
12 Mart 1995 Gazi Katliamı ve Ayaklanması
16 Mart 1978 Beyazıt katliamı
21 Mart Newroz
30 Mart 1972 Kızıldere
ve burada hepsini tek tek saymadığımız birçok tarihsel olay
yaşanmıştır Anadolumuzun bağrında...
12 Mart 1995 günü İstanbul Gazi Mahallesinde Alevilerin
yoğunlukta olduğu bir kahvehane tarandı. Katiller geldikleri taksinin şoförünü
de katletmişlerdi. Bu katliam bizzat devlet tarafından organize edilerek,
katillerine yaptırdıkları bir katliamdı. Halkı korkutmak için yapılan bu
saldırı karşısında Gazi halkı devrimcilerin öncülüğünde "Hedef
Karakol" diyerek gerçek sorumluları hedef alarak ayaklandı. Ve ayaklanma
başka mahallelere de sıçradı. 12-15 Mart tarihleri arasında ayaklanan halka
karşı devlet yine katliam yaptı. Gazi ve Ümraniye mahallelerinde toplam 22 kişi
yaşamını yitirdi.
Katleden devlet direnen halktı.
Devlet ilk başta bunu gizlemeye çalışsa da halkın bu
konudaki mücadelesi sonrası birkaç polis yargılandı. Bir yıl geçmeden 3 Kasım
1996 günü Susurluk'ta yaşanan bir kaza sonucu aynı arabada "Devlet,
Mafya" ilişkileri açığa çıktı. Aynı arabada, Emniyet Müdürü Hüseyin
KOCADAĞ, Türkiye de birçok katliam gerçekleştirmiş İnterpol tarafından aranan
Mafya Abdullah ÇATLI ve Şanlıurfa milletvekili toprak ağası Sedat BUCAK aynı
arabadaydı. daha sonraki yıllarda bu katliamın sorumluları arasında bizzat
Tuğgeneral Veli Küçük'ün olduğu açığa çıktı. Yani aslında başından beri var
olan ama halkın net olarak göremediği gerçek bir kazayla ortaya saçıldı. Devlet
faili Meçhul cinayetlerin mimarı, uyuşturucu satıcısı Mafyayla içiçe her türlü
yasadışı yol ve yöntemlerle halka karşı savaş açmıştır.
16 Mart 1978 Beyazıt Katliamı; İstanbul Üniversitesi Beyazıt
Kampüsünden çıkan solcu öğrenciler üzerine ateş açılmış, bomba atılmış, polis
ise kılını kıpırdatmadan izlemiştir. Bombayı atan ülkücülerden Zülküf İsot daha
sonrasında olay açığa çıkmasın diye kendi arkadaşları tarafından
katledilmiştir. Bu saldırı bizzat o zamanlar komiser olan Reşat Altay'ın
gözleri önünde olmuş, duruma müdahale etmek isteyen polisleri engellemiştir.
Beyazıt katliamında 7 öğrenci katledilmiştir. Bu katliamda parmağı olan
ülkücülerden birisi yine ABDULLAH ÇATLI'dır.
Emperyalizmin işbirlikçisi faşist devletin halkın
mücadelesine karşı kullandığı yöntem 1978'de de 1996 ve 2023 yılında da
aynıdır. Dahası devlet mafyayı kullanmaktan öte geldiğimiz noktada artık
Mafya-Devlet ayrımı bile kalmamış devlet bizzat Mafyalaşmıştır.
Bu katliamlar belgeleri, bilgileriyle birlikte ortaya
dökülmesine rağmen yargılanan olmuş mudur? Sorumlular cezalandırılmış mıdır?
Elbetteki hayır!
Halkın mücadelesi sonucu olarak göstermelik yargılamalar
yapılmış, tutuklananlar olmuş ancak çeşitli biçimlerde katiller salıverilmiş,
yeni katliamlarda kullanılmış, ödüllendirilmişlerdir. Gelinen aşamada bu
cezasızlıkla, düşmanlıkla artık ülkemiz de madenlerde, işyerlerinde depremler
de halkın topluca katledilmesine tanıklık ediyor tüm dünya.
Sorulmayan her hesap halkın daha fazla katledilmesine, tek
tek yapılan katliamlar topluca katledilmemize neden olmuştur.
Devrimciler ve halk olarak bu katliamlara sessiz kalmayan,
kanıksamayan, mücadele eden, gerçekleri anlatan tarafta olduk hep. Her
katliamın sonrası katliamın sorumlularını gösterdik. Yeni canlar verme pahasına
doğruları söylemekten vazgeçmedik. Hesap sorduk.
12 Mart Gazi Katliamının da 16 Mart Beyazıt katliamının da
sorumlusu aynıdır. DEVLETTİR. Üzerine yeni katliamlar eklenmiştir ancak halk
olarak hesabımız kapanmamıştır. Bu katliamların ve üzerine eklenen tüm
katliamların sorumlusu emperyalizm ve onun işbirlikçisi, tetikçisi, oligarşi,
faşist iktidarlarıdır.
Gazi de 22 Beyazıt ta 7 kişi olarak katledenler bugün yüz
binlercemizi göçük altında bırakarak katletti. Katletmeye devam ediyor.
Hesabını sormaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Burjuvazinin mahkemeleri onları
yargılamaz biliyoruz. Halka katliamları reva görenleri halk unutmadı,
unutmayacak ve mutlaka ve mutlaka hesabını soracaktır. Anadolu’nun yoksul
mahallelerinden öfkeyle meydanlara akıp gelen, enkazlar altından çıkıp gelen,
onlarca yıl kıyıma katliama uğrayan halk bir kez de kendine yapılan
katliamların hesabını sormak için aynı öfkeyle akacak biliyoruz.
Bu inançla 12 Mart Gazi,16 Mart Beyazıt şehitlerini saygıyla
anıyor, hesabını soracağımızı bir kez daha haykırıyoruz!
Gazi ve Beyazıt Şehitleri Ölümsüzdür!
Gazi ve Beyazıt Katliamlarının Hesabını Soracağız!
Gazi De ve Beyazıt Ta Katleden Devlet Direnen Halktır!
Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz!
Almanya Halk Cephesi