Canlıya,
insana,
insana dair her şeye ve her değere düşman olan siyasi
iktidar;
sınıfsal karakteri gereği terörünü en yoğun şekliyle
uygulamaya devam ediyor.
Enkazlar altında katledemediği insanlarımızı soğuktan
donarak ölmesine neden oldu.
Yıkılan binalar, içlerinde insan olmasına rağmen, pek çok
bölgede kepçelerle kaldırıldı,
ölülerimiz,
kırılan betonlarla beraber harfiyat oldu.
'Mucize' diye gösterilen ve günler sonra enkaz altından
çıkarılan insanlarımız hayatlarını kaybetti.
Sağ 'kurtulan' insanlarımızı aç, susuz, çadırsız ve korunaksız
bıraktı.
İnsanlarımız ser sefil, bulduğu her yerde, kendi
olanaklarıyla barınmaya çalıştı.
Devrimciler, halkının yarasını sarmaya koşan yüzlerce
gönüllü, devlet terörünün her türlüsüyle yüz yüze geldi.
Ama halk yenilmez.
Avrupa'da, yurdundan ve toprağından ayrı yaşayan emekçi
halkımız da olanakları oranında deprem bölgelerindeki insanlarımızı sarıp
sarmaladı.
Fransa'daki Türkiyeli Emekçi Halkımız,
ilk etapta tırlarla kıyafet ve çeşitli ihtiyaç malzemeleri
gönderdiler.
Maddi olarak bağışlar toplayıp bire bir elden ulaştırdılar.
Enkaz altındaki insanlara ulaşmayı sağlayan makinalar alıp,
bizzat bu makinalarla insan kurtardılar.
ilaç ve sağlık malzemesi ulaştırdılar.
Ülkede evi olan insanlarımız, evlerini, deprem yaşayan
ailelere sundular.
Halkın Gücü Komitelerinin 'uzakta ama en yakınındaki' elleri
oldular.
HALKIMIZA ÇAĞRIMIZDIR;
Bizi diri diri katleden Türkiye Faşizminin karşısına halkın
elleriyle çıkıp,
Halkın Gücü Komiteleri ile yaralarımızı sarmaya devam
edeceğiz.
Olduğumuz her ama her yerde,
bizler de,
bu komitelerin bir parçası olalım.
Bir kişi,
iki kişi,
üç kişi...
en yakınımızda olanla biraraya gelip deprem komiteleri
kuralım.
Uzun olacak bu süreç, ancak ve ancak biraraya gelen
halkımızla aşılacak.
Binlerce kilometre aşıp, deprem bölgesine ulaşacak halkın
elleri, faşizmi yenecek yegane güç olacak.
Halkın Gücü Komitelerinde Birleşelim.