23 Aralık 2022 günü, Fransa'nın başkenti Paris'te bulunan Ahmet Kaya Kültür Merkezine ve yine iki esnafa daha yapılan silahlı saldırıda üç kişi hayatını kaybetti. Üç kişi de yaralandı. Kürt kökenli halkın yoğun olduğu bölgede yaşanan saldırıyı 69 yaşında bir ırkçı gerçekleştirdi. İsmi William M olan zanlı içinde en az 25 fişeklik bir kutu olan ve iki ya da üç dolu şarjör bulunan bir çanta ve katliamda kullandığı tabanca ise Amerikan ordusunda yaygın kullanılan Colt 1911 isimli tabanca. Fransız yetkililer saldırgan hakkında daha saldırının yapıldığı ilk saatlerde hiçbir suç kaydının olmadığı söylenirken üzerinden bir gün bile geçmeden bu kişinin bir yıl önce yine bir ırkçı saldırı yaptığı gerekçesiyle tutuklandığı ve kısa süre önce 12 Aralık 2022 günü hapishaneden çıktığı ortaya çıktı. Üstelik daha bir gün gözaltında kalmadan sağlık sorunları gerekçesiyle göz altısının bittiği ve kliniğe kaldırıldığı haberlere yansıdı. Anlaşıldığı üzere katliamın kılıfı da önceden hazırlanmış.
Irkçı faşist saldırgan,
güvenlik kameraları görüntülerinden de görüldüğü gibi elinde silahla içeriye
giriyor, ateş ediyor. Bu sıra girdiği kuaförde bir kişi üzerine atlıyor ve
elinden silahı alarak etkisiz hale getiriyor. Ve polise telefon ediyor. Polis
Merkezi'ne çok yakın olan bu yere polisin gelmesi ise 40 dakika sürüyor.
Katliamı duyup gelen ve protesto eden insanlara ise gaz bombaları ile polis
saldırıyor.
Bu katliamın
sorumlusu bizzat Fransa Emperyalizmidir. Son yıllarda emperyalist ülkelerde
artan ırkçı saldırıların bizzat devlet eliyle kendi krizlerinin çözümü olarak
kullanıldığı sır değildir. Faşizmin krizine çözüm bulmak için başta
devrimciler, ilericiler olmak üzere halka karşı katliam yapması ve bunun için
hem resmi hem sivil faşistleri kullanması gibi emperyalist ülkelerde de aynı
yöntem kullanılmaktadır. Almanya, Fransa
ve birçok emperyalist ülkede, devrimcilere karşı en demokratik haklarını
kullandıkları için, demokratik faaliyetlerinden dolayı davalar açılır,
tutuklamalar gerçekleşir, yabancıların oturum hakları ellerinden alınır ancak
bizzat göçmen halklara yönelik saldırılar gerçekleşirken bunları yapanlar ya "
akli dengesi yerinde değil", ya da " bireysel bir saldırı"
olarak gösterilir.
Oysa biz biliyoruz
ki bu saldırılar, ırkçılar tarafından bizzat devlet denetiminde ve örgütlü
olarak yapılıyor. Bunu sadece bir milliyete yönelik görmek, göstermekte doğru
değildir. Paris saldırısında katledilen Kürt milliyetinden insanlar olması bu
saldırının sadece Kürt kökenli insanlara yönelik görmek, göstermekte
emperyalizmin amacını tam olarak kavrayamamaktır. Ebetteki bu saldırıların
birinci hedefinde ilerici, devrimci kurum ve kişilerin olması vardır. Ancak
saldırının nedeni ve kimin ne için yapmış olduğu, kimin işine yaradığı konusu
incelendiğinde doğru sonuçlara varılır. Saldırının yaşandığı Fransa da yaşanan
ekonomik ve sosyal kriz son yıllarda Fransa sokaklarını dolduran milyonlarca
insanın protesto eylemleriyle gözler önündedir. Sadece Fransa da değil tüm emperyalist
ülkelerin krizleri gün geçtikte artıyor ve bunun için çözüm yöntemleri bulmaya
çalışıyorlar. Emperyalist ülkelerin birlikleri, NATO’ları, AB'leri ve çeşitli
toplantılarının nedeni halkların mücadelelerinin engellemek üzerinedir. Bunun
içinde her yolu kullanmaktadırlar. Bu yöntemlerinin vazgeçilmezi de IRKÇILIK
‘tır.
Irkçılık, devletin
kendi terörist saldırısını perdeleme yöntemidir.
Irkçılık, bizzat
devlet tarafından organize edilen bunun içinde sivil faşist örgütlenmelerin ve
kişilerin kullanıldığı bir yöntemdir.
Irkçılık
emperyalistlerin ve faşist hükümetlerin işine gelir ve halkları birbirine
düşman etmeye ve devletin halka yönelik politikalarını daha rahat hayata
geçirmelerine hizmet eder.
Bu nedenle çeşitli
nedenlerle emperyalist ülkelere göç etmiş yoksul halklar bu ırkçı saldırıların
hedefi olmaktadır. Bu saldırılara da tüm milliyetten halklar olarak tepki
göstermek, buna karşı halkların kardeşliği temelinde örgütlenmek, bir araya
gelmek, birlikler kurmakta başta devrimciler olmak üzere halkın görevi ve tek
kurtuluş yöntemidir. Çünkü bizzat bu yaşadığımız ülkenin devleti tarafından
örgütlenen ırkçı saldırılarda bizi koruyacak olan devlet değil, kendi
örgütlenmelerimizdir. Emperyalist, ve faşist devletler, bizi koruyamaz,
korumaz. Çünkü yasalar yine onların zorbalıklarının yazılı hale getirilmiş
halidir. Bu nedenle de Paris katliamının sorumlusu Fransa devletidir. Bu
katliam Fransa devletinin bir ırkçıya yaptırdığı, bireysel değil, siyasi ve bir
saldırıdır. Fransa emperyalizminin işine gelen, Türkiye faşizminin işine gelen
ve onlara da cesaret veren bir saldırıdır. Türkiye'de Kürt halkına karşı yapılan
saldırılardan, köy yakmalardan, halkı bodrumlarda yakmaktan ayrı değildir.
Zaten Türkiye faşizminin saldırıları da bizzat emperyalizmin onayıyla
gerçekleşmiş, onlar tarafından desteklenen saldırılardır. Bunu görmek ve saldırının
altında bizzat emperyalizmin olduğunu bilmek doğru bir çözüme götürür. Saldırıdan
sonra çeşitli açıklamalarda bu saldırının bizzat Türkiye oligarşisi tarafından,
Erdoğan eliyle yapıldığı haberleri aslında bu saldırıya bir gözü kör bakıldığının
göstergesidir. Evet bu saldırı Türkiye faşizminin de işine gelmektedir. Ancak
onlardan büyük emperyalistler vardır ve bu saldırı bizzat emperyalist ülkede
gerçekleşmiştir. Yoksa Emperyalizm düşman görülmezse her saldırı da yanlış
düşman aranır ve oradan da gerçek düşman bulunamaz. O nedenle biz devrimciler
olarak, gerçek düşmanı görme ve doğru hedefe karşı mücadele etmek zorundayız.
Tüm bunlarla şunu bir kez daha vurgulamak gerekir ki, Paris’te yaşanan bu
katliamın sorumlusu bizzat Fransa emperyalizmi, tüm kurumlarıyla Macron
hükümetidir.
Bu nedenle Paris’te
katledilen üç canımızın hesabını sormak sadece Kürt kökenli halkımızın değil,
tüm göçmen halkların, devrimcilerin görevidir. Avrupa da ve tüm emperyalist
ülkelerde yaşayan halklarımıza çağrımızdır.
Bu katliamın peşini bırakmayalım!
devletin yüzünü gizlemesine engel olmak, protesto etmek ve her fırsatta
katliamın sorumlularını hatırlatmak bizim görevimizdir. Bu saldırılara bu bilinçle karşı çıkmazsak
yarın aynı saldırının hedefi oluruz. Emperyalist ülkeler herkesin gözü önünde
yapılan ırkçı saldırıları örtmekte de bir sakınca görmüyorlar. Ancak onların
gerçek yüzünü gösteren halkın mücadelesidir. Sadece Fransa değil, Almanya ve
daha birçok ülkede yaşanan ırkçı saldırılar yine devlet tarafından kapatılmaktadır.
Almanya da Nazi döneminde on binlerce insanın katliamında sorumlu olanlardan
bir ırkçı kadın " çok yaşlı olduğu" gerekçesiyle cezalandırılmadı.
Dünya halklarının tarihsel olarak en kanlı katliamlarını gerçekleştirmiş ve
bundan dolayı lanetlenmiş NAZİLERİN suçları bile zaman aşımı,
katilleri yaşlı olduğu gerekçesiyle cezalandırılmıyorsa Nazilerin, ırkçıların
yargılandığına bizi kimse inandıramaz. Nazileri ve tüm Irkçı katliamları yargılayacak,
tarihten silecek tek gerçek güç Halktır. Halkın örgütlü mücadelesidir. Yoksa
emperyalizm ve faşizm kendi çıkarları, kendileri için katliam yapanları yargılayamaz,
halkın baskısı ve mücadelesi sonucunda yargılamak zorunda kalsa bile bu göstermeliktir.
Bu nedenle bu katliamın ve her ırkçı katliamın peşini bırakmayacağız. Mesela bu
ırkçı katilin neden serbest bırakıldığını sormakla başlayabiliriz mücadelemize.
Bu katili Fransız yargısı neden serbest bıraktı? Sadece bu sorunun cevabı bile bize bir gerçeği
açıklayacaktır.
Paris’te katledilen üç insanımızın yakınlarına ve halkımıza başsağlığı
dileklerimizi gönderiyor, bu katliamın peşini bırakmayacağımızı söylüyoruz. Tüm
halkımızı bu saldırıya ve tüm ırkçı saldırılar karşısında örgütlenmeye ve
mücadele etmeye çağırıyoruz.
Paris Katliamının
Sorumlusu Fransa Emperyalizmidir.!
Katleden
Emperyalizm, Katledilen Halktır!
Irkçı Katil
William M. Neden Tahliye Edildi!
Kahrolsun
Emperyalizm Yaşasın Halkların Kardeşliği!
Almanya Halk
Cephesi