1 mayıs açıklamalar adana alibeyköy almanya altınşehir amed amerika anadolu anadolu alevi hareketi anadolu federasyonu anadolu kültür merkezi ankara antakya antalya antep anti-emperyalist cephe armutlu armutlu haber ataşehir avcılar avrupa avusturya bağcılar bahçelievler bakırköy basın emekçileri meclisi bayrampaşa belçika belgesel beşiktaş beykoz boğaziçi bulgaristan bursa cephe milisleri çağlayan çanakkale çayan çayan mahallesi çekmece çerkezköy dağevleri denizli dersim dev-genç devrimci alevi hareketi devrimci işçi hareketi dhkc dhkc gerilla direnişler diyarbakır doğançay duyurular dünya düzce elazığ emekli meclisi esenyurt eskişehir festival filistin filmler FOSEM Fransa galatasaray gazi Gebze gençlik gerilla giresun gözaltı grup yorum gülsuyu gülsuyu gülensu gündoğdu hacı ahmet Hacıahmet hacıhüsrev halk bahçesi halk cephesi halk meclisi halkın hukuk bürosu halkın mühendis mimarları hasan ferit gedik hasköy hatay hindistan hollanda Isparta idil halk tiyatrosu idil kültür merkezi ikitelli ingiltere İngiltere istanbul isveç isviçre İsviçre işçi meclisi italya izmir kadıköy kampanyalar kamu emekçileri cephesi karadeniz kartal kazova kazova bülten kınık kıraç kocaeli kore kurslar kuruçeşme küba küçükçekmece kültür sanat kütahya lubnan malatya maltepe Maraş mardin Mektuplarımızla Tecriti Kıralım mersin muğla Muharrem Karataş munzur nurtepe okmeydanı ortaköy ömürtepe örnektepe piknik Polonya radyo röportajlar sakarya samsun sanat meclisi sarıgazi sesli okuma Sevgi Erdoğan Vefa Evi siirt silivri silvan sinop spor suriye sümerler şiir şiirler şişli taksim tavır dergisi TAYAD tekirdağ tiyatro Tokat trabzon tuzla türkiye UTMP videolar wan yalova yenibosna yeşilkent yunanistan yürüyüş dergisi Zürich

Yunanistan'da 11 Türkiyeli Devrimcinin Tutuklanma Talimatı Soylu'dan


DİRENİŞLERİMİZ VE ZAFERLERİMİZ, FAŞİZME ÖĞRETİYOR Kİ; ATTIĞI HER ADIMI ve

BELİRLEYECEĞİ HER POLİTİKAYI BİZİ HESABA KATARAK YAPMAK ZORUNDALAR

ÇÜNKÜ DİRENİŞLERİMİZ, TÜM SALDIRI POLİTİKALARINI BOŞA ÇIKARTIYOR ve

HALKIMIZA ÇOK BÜYÜK BİR GÜÇ, MORAL ve UMUT OLUYOR

 

Süleyman Soylu, 6 Nisan 2020 akşamı TV100 adlı televizyon kanalında koronavirüs önlemleri ve 65 yaşın üstündeki halkımıza sokağa çıkma yasağı uygulanmasıyla ilgili bir programda konuştu.

Fakat kısa süre sonra konuyu hemen “terör” ile “teröre karşı mücadeledeki başarılara” getirdi ve Adalet için ölüm orucu direnişinin yarattığı etkiyle iktidarın nasıl sarsıldığını itiraf etmek zorunda kaldı.

Halkımızın tabiriyle kuyruğu dik tutmaya çalıştı güya; ancak her cümlesinde direnişimiz karşısındaki çaresizliklerini, taleplerimizin meşruluğu karşısındaki acizliklerini, yürüttüğümüz kampanyalarımız sonucu halkımızın sahiplenmesi karşısındaki zavallılığını itiraf etmek zorunda kaldı.

Koçak Mustafa, Grup Yorum ve Halkın Hukuk Bürosu’nun direnişleriyle terör demagojilerinin nasıl alt üst olduğunu ve halkın her kesiminde nasıl bir sempati ve saygınlık uyandırdığını kendi ağzıyla söyledi. Siyasi zaferimizin hazımsızlığıyla bir tweet atanın bile peşine nasıl düştüklerini, zorla müdahalenin suç olduğunu söyleyen doktorları ve Türk Tabipleri Birliği’ni, düzen içi siyaset yapan milletvekillerine bile öfkesini kustu.

 

Soysuz Süleyman, Yunanistan Hükümeti’ni Halk Cepheli Devrimciler Hakkında Uyarmış, Operasyon Yapılıp Tutuklanmasını İstemiş

Ölüm orucu direnişinin, Yunanistan’daki güçlü etkisi ve başarıyla yürütülen kampanya nedeniyle Türkiyeli devrimcilere operasyon yaptıklarını anlattı.

 

Emre Buga’nın sunduğu programa bağlanan Soysuz Süleyman’a Emre Alkın, Ferhat Ünlü, Ahmet Kasım Han da sorular yöneltti.

Profesör sıfatlı gerici Ahmet Kasım Han “Türkiye’yi hedef alan ve sizin mücadele ettiğiniz terör örgütlerinin operasyonlardan daha ziyade, bu elektronik sosyal medya ortamına taşıdıkları yönünde bir trend görüyor musunuz?” diye sordu.

Önceden belirlenmiş soruları dahi cümle haline getirip soramayan Han’a, Soysuz Süleyman’ın verdiği cevap; tecrit edip yalnızlaştırma, terörize ederek imha etme saldırılarını ölüm orucuyla boşa çıkaran Helin Bölek, İbrahim Gökçek ve Yunanistan Halk Cepheliler vardı. Direnişin zaferiyle yaşadıkları yenilgi, Soysuz Süleyman’ın her bakışına, her sözüne sinmişti. Bu arada Miçotakis Hükümetiyle nasıl işbirliği yaptıklarını, 11 devrimcinin nasıl hukuksuzca tutukladıklarını da anlattı.

 

İşte Soysuz Süleyman’ın ‘güçlü’ görünmek için söylediği yalanlara rağmen, endişe ve korkudan dili dolaşarak, sözlerini toparlayamayarak verdiği cevap:

“Şöyle söyleyeyim. Biz sürekli olarak senaryolarla hareket etmek zorundayız; yani iyi hal, orta hal ve kötü hal senaryoları. Hatta onların içerisine sığdırdığımız belki bir takım senaryolarla beraber hareket etmek zorundayız. Çünkü ben bunu söylüyorum, biz Norveç değiliz, biz İsveç de değiliz, biz Türkiye’yiz.

Yanımızda İran var, İran’ın içerisinde bir PJAK var. Hemen altımızda bir Suriye var ve PYD’den PKK’sına kadar birçok örgüt var. DEAŞ’ına kadar birçok örgüt var. Ve bu örgütlerin tamamı, biraz önce Ferhat Bey de söyledi, bir zaafiyet anı ararlar.

İçeride örgütler var. Şimdi bu örgütleri de hep beraber yaşıyoruz ve görüyoruz. En son DHKP-C’nin ölüme yatırdığı ve etrafında da öldükten sonra bunu kutsadığı bir tabloyu Türkiye gördü. Hep beraber yaşadık, hep beraber gördük. Yani Helin Bölek’i ölüme yatırdılar, bakınız Helin Bölek’i ölüme yatırdılar, öldürdüler, onu gittiler ziyaret ettiler, onun ölüm orucunun onun için kutsal bir şey olduğunu söylediler. Ondan sonra da döndüler, etrafında dans ettiler. Yamyamlarda var bu yöntem, başka kimsede yok, sadece yamyamlarda var, bunu açık söyleyeyim.

Ve yani özür diliyorum ama bunu hicap eden böyle çok fazla olmaktan da ayrıca kayıt düşmek isterim yani. Bu bizim kültürümüzde var mı, anlayışımızda var mı? Kendisini öldürmek isteyen insanlara, koskoca akıllı adamlar gidip ondan sonra ‘senin bu eylemini kutsuyorum’ derler mi?

Denir mi bu? Bu bir terör örgütü. Şimdi Ahmet Hoca’m bakın;

Yunanistan, DHKP-C’ye bir operasyon yaptı takibinizde oldu mu bilmiyorum. Emre Hocam oldu mu? Bundan tam 10 gün önce.

Biz bundan yaklaşık 1-1,5 yıl önce bu insanlarla ilgili Yunanistan’a bilgi verdik. Dedik ki “bunları gözaltına alın ve bunlar terör örgütü mensubu. Aldılar, bıraktılar.

Sonra biz işin ucunu bırakmadık, yani bunu Emniyet teşkilatı olarak söylüyorum. Emniyet İstihbarat Birimi olarak söylüyorum ve terör birimi olarak söylüyorum. SÜREKLİ TAKİP ETTİK. SÜREKLİ BİLGİ VERDİK. ONLARIN AYIK OLMASINI SAĞLADIK. VE ONLAR AYIK OLDULAR.

Ve 26 kişiyi, nasıl Türkiye’de hücreler yapıyorlar, hani şu Okmeydanı’nda basılan evler var, altında hücreler var, aynısını Yunanistan’da oluşturmuşlar. Silahlar koymuşlar, teçhizatlar koymuşlar ve oradan onların kendileri için bir tehdit ve tehlike oluşturduğunu gördüler. Ve 26’sını içeri aldılar, 13’ünü tutukladılar.

Tutuklananlar arasında kırmızı bültenli var, kırmızı renk kategorisinde olanlar var. Şimdi elin Yunanistan’ı bunu yapıyor, burada DHKP-C’nin öldürmek için ve buradan da motivasyon elde etmek için çaba sarf ettiği hadiseye, birileri gidiyorlar ve gönüllendiriyorlar.

Burada Türkiye duysun. Bunları, orada bundan 11 Mart tarihinde bir geceydi. Oraya girdik ve bu iki kişiyi, Helin Bölek ve İbrahim Gökçek’i ölüm orucuna orada yattıkları için aldık hastaneye götürdük.

Ve hastanedeki doktorları tehdit ettiler, ‘sizi öldüreceğiz’ dediler. Hadi bize yaptıkları tehdidin bir anlamı yok, sürekli her gün yapıp ediyorlar. Ama bir taraftan hakimleri ve savcıları tehdit ettiler. Peki bunlara kim destek oldu? Bunlara yine siyasi mekanizma destek oldu. Ve bunlara, tekraren söylüyorum, Türk Tabipler Birliği destek oldu.

Türk Tabipler Birliği, geçmişte de yayınladığı şeyi tekrarladı. Dedi ki Türk Tabipler Birliği “Kimsenin kendi tedavi almama hakkını engel olamazsınız. Yani insanlar kendilerini öldürebilirler, bunu hastaneye kaldırdığınız zaman, siz doktor olarak buna müsaade edemezsiniz.”

BÖYLE BİR HAKKINIZ SÖZ KONUSU DEĞİL VE 6 GÜN BOYUNCA İÇERİDEN-DIŞARIDAN, SİYASETTEN VE MİLLETVEKİLLERİ HER YERİ ARAYARAK, BUNLARIN HASTANEDEN TEDAVİ ALMADAN, TEKRAR ÖLÜM ORUCUNA YATIRARAK ÖLMESİ İÇİN GAYRET GÖSTERDİ.

VE EN NİHAYETİNDE MAHKEME DE BU KARARI VERMEK ZORUNDA KALDI. KALKTI, HASTANE DE BIRAKTI. VE NETİCEDE GİTTİLER VE ORADA ÖLDÜLER.

Şimdi şunu size ifade etmek istiyorum. Terör örgütü elbette ki zaafiyet bekler. Terör örgütü elbette ki zaman dilimi bekler. Terör örgütü elbette ki devlette bir acaba durum söz konusu olursa acaba ben sızabilir miyim diye bir anlayış ortaya koyar.

Şimdi sen devletin doktorunu tehdit edeceksin ‘seni öldürürüm’ diye, Savcı Selim Kiraz’ın resimlerini göstereceksin, bu konuda karar alanları tehdit edeceksin ve ondan sonra da bunu tehdit ettiği zaman, bunu tehdit edenlere ‘ya siz ne yapıyorsunuz’ demeyeceksiniz, doktora diyeceksiniz ki ‘ya biz bunu alıp götürelim.’

Şimdi, bilmiyorum sizin ilminiz buna ne der? Benim tecrübem, benim yaşadıklarım, benim okuduklarım buna cinayet der. Ve bu cinayeti işleyenler, şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde konuşuyorlar. Bakınız, tek tek isimleri var. Eğer ilgilileri isterse bunu veririm, kimler devreye girmiş, kimler bunların hastanede tedavi olmaması için çaba sarf etmiş, kimler bir terör örgütüne dayanaklık teşkil etmişler.

Şimdi elbette ki bu mücadeleyi sürdüreceğiz ve bu mücadeleyi devam ettireceğiz. Yani biz korona ile ilgileniyoruz diye devletin diğer meselelerinin hiçbir noktasını atlamayız.


Etiketler: ,
[blogger]

Author Name

Halkın Sesi TV

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.