20 Temmuz günü Almanya'nın Hamburg kentinde Musa Aşoğlu’nun iade mahkemesi görüldü. Cezası bir ay sonra bitmesine rağmen mahkeme heyeti Musa Aşoğlu’nun "tehlikeli" olması ve mahkeme salonundan "kaçırılma" ihtimali gibi gerçekçiliği olmayan bahanelerle elleri ve ayakları kelepçeli getirildi.
Mahkeme
esnasında hâkim Musa Asoğlu’na neden Almanya'da kalmak istediğini sordu. Musa Aşoğlu
ise sorunun yanlış olduğunu vurgulayarak neden Hollanda'ya iade edilmek
istemediğini anlatacağını söyledi. Musa Aşoğlu Hollanda'ya iade edilirse orda
yeniden bir yargılama sürece olmayacağına dahil ve ABD'ye iadesi gündeme
gelmeyeceğinin garantisi olmadığını vurguladı. Bu nedenlerle Hollanda'dan
bunların olmayacağına dahil resmi bir bilgi gelmediği sürece Hollanda'ya
iadesini kabul etmeyeceğini açıkladı.
Diğer
yandan Musa Aşoğlu mahkeme başkanına neden 3 yıldır savcı Seton kendisinin
Almanya'da kalacak şekilde bütün işlemlerin yapılmasını istediğini ve birden
cezanın sonuna gelindiğinde karar değiştirip iadeyi uygun gördüğünü sorguladığını
anlattı. Bunun masum olmadığını vurguladı.
Ek olarak
Musa Aşoğlu Almanya'da kalıp hukuki hakkını kullanarak içerde yapamadığını
çıkınca yapmak istediğini anlattı: anayasa mahkemesine giderek 129 b yasasından
yargılandığı dava ile ilgili dava açmak istediğini anlattı çünkü bu yasa
hukuksuz. 129 a yasasında katalog suçlar vardır ve cezalar bu suçlara göre
verilir ama 129 b yasasında böyle bir katalog olmadığını her şeyin suç
sayıldığını anlatarak haklarımıza nasıl bir saldırı olduğunu gösterdi. Bu
nedenle ironi yaparak "insanın alman "teröristi" olası geliyor
en azından suçun belli" diye 129 yasası ile ilgili dalga geçti.
Savunmasının
devamında Musa Aşoğlu hapishane idaresinin ve hapishane çalışanlarının ona
karşı söylemlerini aktardı:
"Ne
yaparsan yap cezanın tamamını yatacaksın"
"Bu
hücrenin dışında başka bir hücre görmeyeceksin"...
Bunları
söyleyenler IŞİD'den yargılananları yarı açık hapishanelerde tuttuklarını, en
fazla 4 yıl ceza verdiklerini ve bu cezanın en fazla yarısını yattırdiklarinı vurguladı.
Onlara yapılan muamele bu ama solculara yapılan muamele ise tecrit ve
kelepçeler.
"Rehabilitasyon"
dedikleri bölümle ilgilenen kişi ile olan görüşmesini de aktardı Musa Aşoğlu.
Bu kişinin çıkınca ne yapacağını sorduğunu ve Musa Aşoğlu'nun bu soruya "
Türkiye faşizmine karşı mücadele etmeye devam edeceğim" demesine rağmen bu
cümlesinin dosyasına yazılış şekli "örgüt üyeliğine devam edeceğini
söyledi" diye olduğunu anlattı.
Musa
Aşoğlu: "Tabiki faşizme karşı mücadele etmeye devam edeceğim, bu cümleden
nasıl "örgüt üyeliğine devam edecektir" diye anlayabiliyorsunuz?
Kaldı ki ben o günde söyledim istemiyorsanız o zaman gelin beni ikna edin ben
iknaya açığım istediğiniz uzmanı getirin beni faşizmin kötü bir şey olmadığına
ve faşizme karşı mücadelenin gerekmediğini dahil ikna etsin edebiliyorsa. O
kadar tacizci, çocuk tecavüzcü lerine terapi uyguluyorsunuz o zaman solculuk
suçsa hadi bizede terapi uygulayın açığım gelin ikna edin ama edemezsiniz çünkü
ikna etmeniz mümkün değil" dedi. Bunun üzerine çalışan ona "seninle
siyasi tartışmaya girmemem gerektiğini yukardakiler söylemişti" diye cevap
verdi.
Çünkü çok
iyi biliyorlar faşizmin savunulacak bir yanı yok faşizmin, faşizme karşı
mücadele ise tamamen meşru. Nasıl ki 1940 yıllarında Nazilere karşı mücadele
etmek meşru bir zemine oturduysa bugünde faşizme karşı mücadele etmek o kadar
meşru.
Mahkeme
iki hafta içerisinde kararını açıklayacağını söyledikten sonra son buldu.
Musa
Aşoğlu'nun İadesine İzin Vermeyeceğiz!
Musa
Aşoğlu'na Özgürlük!